- Benim içimdeki çözülmesi halinde mahvıma sebep olacak düğüm yıllar içinde gezdirdi beni. Müddet içinde sağlanan bütün bağlanmaların yegane bağlanmayı teyit ettiği hakikatine visal imiş. Olma noktasının adı Türklük. Olamamaya da bir ad verilmiş: Her türlü çözülmenin bıraktığı bir leke Amerikalılık.
- İnsanlara teşekkür etmeyen, Allaha şükretmezmiş.
- ...hiçbir zaman yüzümüze vurulduğunda utanacağımız şeyleri yapmamak, Allah için amel yapmaya kifayet edebilir.
- Müslüman dediğin adam pekala çirkin bir iş görürse onu eliyle değiştirebilecek kalitede, üstün vasıfta, hem toplumsal hassasiyet bakımından, hem bilgi donatımı bakımından, hem ahlâki tavırların yerine getirilmesi bakımından, yukarıda, önemli, değerli, harcanamaz bir insan olacak.
- Müslümanın Müslümanlığını ifade etmek için özel bir ispat mekanizmasına başvurmasına gerek yok. Sadece İslamın izzetine sığınarak yaşar ve toplumda, işte bu adam Müslüman olduğu için, Müslüman olması sebebiyle her bakımdan güvenilirlik taşımaktadır; dolayısıyla ben buna ailemi de emanet edebilirim, paramı da emanet edebilirim, dedirtir.
- Müslüman hayatında hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğini kabul ederek yaşamak esastır.
- Öyleyse dilin bütün önemini muhafaza ederek kullanıldığı bir ortamda değil dilin kendi anlatım kolaylığını kaybettiği, insanların günlük yaşayışlarında kelimelerin anlatım gücüne ulaşamadıkları, kullanılan dilin gerektirdiği ilişkilere olan güvenin sarsıldığı bir ortamda şiir, insanların özlediği, istediği ve işlerine yarayacağına inandığı bir etkinlik olarak belirir.
- İşte şiir, insanların yaşamındaki bütünlük duygusunun dağıldığı, parça ve bütün kavramlarının birbirine karıştığı, insanın bir ezgisi, bütüne olan özlemi biçiminde ortaya çıkar. Yokluğunu hissettiğimiz şey içimizde bulunması gereken "zımni" bütünlük, bütüne ait olma duygusudur. Zaten sevmemizin, acımamızın, öfkelenmemizin, böbürlenmemizin, zavallılaşmamızın, tanrılaşmamızın, bu bütünle, bu bütünü anlamak isteyişimiz veya anlamak istemeyişimizle bir ilgisi vardır. Şiirin "théme"i ne olursa olsun, şiir gerçek derinliğini, yüceliğini, değerini insandaki bu "hasret giderme" duygusunda bulur.
Şiir okumak isteriz, çünkü bütüne, bütünümüze, bütün içindeki yerimize varma zorluğunu bu insani ve insan dışı aygıtla yenmek isteriz. Şiir bu anlamda bir "yerine getirici", bir silah, bir kalkandır. - "Nasıl bir halıya bakarken, renklerden birini takip ederek zihinde belli bir biçim (pattern) uyandırılır, başka bir renk takip edilerek diğer bir biçim zihşnd canlandırılırsa; hayat içinde de gören kişi genel nesneler arasından kendi mizacının onu gözlemeye ve yalnızca o şeyi tasvire yanelttiği biçime bakmalıdır. Thomas Hardy'nin bu sözleri bir alıntı olarak karşıma çıktığında yazarın tavsiyesine uymamın mümkün olamayacağını, çünkü kendimin bir Türk, bir barbar, medeniyet aleyhtarı bir kimse olduğunu anladım. Bir halıya medeni insanlar gibi bakamadığıma göre, hayata da onlar gibi bakamazdım. Eğer ben bir biçim görmüşsem bunu bir rengi takip ederek bulmuyorum; önce biçim gözüme çarpıyor ve daha sonra gerekirse bu biçimi bana getiren özelliğin renkten doğduğunu farkediyorum. Oysa medeni insan birimlerin bağlantısından, unsurların ilişkilerinden biçimin tamamına varıyor. Bakıştaki, anlayıştaki bu farklılık medenileri neyin neleri içerdiğine (tazammum) dikkat eden bir dünya görüşüne , barbarları da neyin neleri kapsadığına (şümul) önem veren bir dünya görüşüne yöneltiyor.
- İşte şiir, insanların yaşamındaki bütünlük duygusunun dağıldığı, parça ve bütün kavramlarının birbirine karıştığı, insanın bir ezgisi, bütüne olan özlemi biçiminde ortaya çıkar. Yokluğunu hissettiğimiz şey içimizde bulunması gereken "zımni" bütünlük, bütüne ait olma duygusudur. Zaten sevmemizin, acımamızın, öfkelenmemizin, böbürlenmemizin, zavallılaşmamızın, tanrılaşmamızın, bu bütünle, bu bütünü anlamak isteyişimiz veya anlamak istemeyişimizle bir ilgisi vardır. Şiirin "théme"i ne olursa olsun, şiir gerçek derinliğini, yüceliğini, değerini insandaki bu "hasret giderme" duygusunda bulur.
Şiir okumak isteriz, çünkü bütüne, bütünümüze, bütün içindeki yerimize varma zorluğunu bu insani ve insan dışı aygıtla yenmek isteriz. Şiir bu anlamda bir "yerine getirici", bir silah, bir kalkandır.