- Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?
Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?
_Yaşama!
_Ya bileydim?
Yazar:Mıydım
Hiç:Şiir. - Sana durulanmış kelimeler getireceğim
pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler
kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduğu yerden parlayan şiir. - Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum. - Hayat
dört şeyle kaimdir, derdi babam
su, ateş ve toprak.
Ve rüzgar.
Ona kendimi sonradan ben ekledim
pişirilmiş çamurun zifiri korkusunu
ham yüreğin pütürlerini geçtim
gövdemi alemlere zerkederek
varoldum kayrasıyla Varedenin
eşrefi mahlukat
nedir bildim. - İçimdeki şu zalim şüpheyi kaldır
Ya sen gel ya beni oraya aldır. - Saframızla kesemizi birleştiren anatomi bilgisi
Hadım tarih, kundakçı matematik, geri kafalı gramer
Evet bunlar gizlice örgütlenerek alnımıza
Verem Olmak Üretimi Düşürür ibaresini çizer. - Bulunduğumuz yerin bir adı olması, bu adı bizim bilmemiz her şey değil. Bu kadarı bize kişilik kazandırmayacaktır. Kişi sayılmamız için kendimizin de bir ad taşıması şart. Dahası, kendi adımıza kendimiz ulaşmamız lazım. Bunun için de üstümüzden birçok örtü kaldırmak gerekiyor. Halbuki üstümüzü her gün bir kat daha örtüyorlar.
- Öyeleyse, bir söz, bir yargı lafzen hiçbir değişikliğe uğramadığı halde bir kimsenin ağzından doğru, ötekinin ağzından yanlış mı olmaktadır? Kesinlikle evet. Demek ki bir sözün doğru olması, bir yargının değerli olması doğrudan doğruya o sözü söyleyenin değerli ve doğru olmasıyla bağlantılıdır. Bir kimse söylediği sözün bekçiliğini yapamıyor, yahut kasten yapmıyorsa, bu sözün değerlendirilmesi "mücerret" esaslar doğrultusunda yapılamaz. Sözün doğruluğu, yanlışlığı sözün kendisinden değil, o sözün hangi ağızdan çıktığındadır. Doğru söylemek diye bir meselemiz varsa, söylediğimiz bu sözlerin eri olmak diye bir meselemiz vardır. Peygamber ve Peygamberin sünnetini hesaba katmadan, onu anlamadan Kur'an-ı Kerim'i anlamaya kalkışmak bu yönüyle nafile bir çabadır. Sahtelikle malüldür.
- Günümüzde hiçbir ciddi düşünce adamı gelecekten sözederken bir tedirginlik, bir iç burukluğu olmaksızın konuşamıyor. Bunun tek sebebi, açıkça itiraf edilse de edilmese de bilimsel denilen dünya görüşlerinin tek boyutlu dar görüşler olduğunun kabul edilmesidir. Yeni ve geniş ufuklar masalına herkesin ve özellikle Batılıların karnı tok. Çünkü kentler genişledikçe daralıyor, görüşler çeşitlendikçe çıkmazlar artıyor.
- Müslümanlar olarak hayatımızın düzenlenmesinde dünyayı değerlendirme tutumlarımıza kadar her alanda bugüne kadar "itikada mı" yoksa "imana mı" daha çok imkan tanıdığımızı sormamız gerekiyor. Bu sorunun cevabı bizim bir ölçüde "kalitemizi"de ortaya koyacaktır.