- Ve bazen kimseyi suçlayamazsın,çünkü bilirsin, mutsuzluk kendi seçimindir
- Çocukluktan sonraki tüm çabalar delik bir balonu şişirme uğraşı kadar boş ulu Tanrım.
- Herkes sevsin istiyorsan kendin gibi olmayacaksın, şekilden şekile gireceksin, şebek olacaksın, öyle kabul edecekler seni, öyle ağzına sıçıp Habeş maymununa çevirecekler seni. Kuyruğunu başkasına teslim edeceksin... Herkes gezdirecek, sevecek seni... Öyle herkes sevsin istiyorsan, farklı ol biraz, ne o öyle! Az sevilmek için kendin olacaksın, prensiplerinle, bilginle, tutumunla, karamsarlığınla! Belki kaybedeceksin ama kendin kalacaksın, belki bu ahalinin zoruna gidecek ama kendin olacaksın düşünsene... Ruhun, varoluşun kıvırmayacak, dürüstlük akacak damarlarından. "Kendi kalanlar toplumda kaybeder, ama varoluşta kazanır" der Sartre. O kazanıp iyi bir varoluşçu oldu. Değişmediği için Nobel'i reddetti, o yüzden o bir Sartre. Peki ya sen? Herkes misin? Seni herkesler sevsin.
- Son sahnede her şeyi geride bırakmalı insan, sokağa çıkmalı ve yoluna bakmalı yahut bir deniz yolculuğu düşünmeli, gemiyle kaçmalı, dalgaları izleyerek uzaklaşmalı.
- Bir zamanlar aşk tehlikenin kendisiydi, şimdi aşk için hiçbir tehlike yok, çünkü artık kısa ömürlü. İçgüdüler duyguları deforme etti, öyle acıya eğilimli günler de kalmadı. Güçsüz kaldı insan her yönden, sevgiden, aşktan. Güzel nimetleri mahvetti insan, kader deyip şimdi geçti köşesine
- Öyle ideal, amaç, hedef geç onları evlat geç. Önce ezileceksin, hırslarının kurbanı olacaksın, kıskançlık, doyumsuzluk derken başkalarını ezeceksin. Yani anlıyor musun evlat işte insan budur, insan aşağılık bir varlıktır ve hepimizde bu aşağılıktan bir tutam vardır. Şimdi sok o mantığını cebine.
- Kötü bir şey midir duygu yoğunluğu? Kötü bir şey midir insanın her şeye alışması? Kötü bir şey midir gidenlerin arkasından bakmak?
- Bizler bozuk para gibi tükenen ömrümüzde her acıya sabrını bariyer yapan sefiller, çok ağlayan ama çok yaşayamayan, her çukurda düşen, hep ilk durakta inen o yolcular. Yüreğinde hep paslı kapıları açan bizler, körelmiş hayatlarında bir köpek gibi sürünen bizler! Kendi çınar ağacına gölgelik yapan, amaçsız yaşayan bizler... Hangi sevgi sözcüğünü söylesek yalnızlıktı, hangi zamana sitem ettiysek o hayattı. Büyük bir utanç duymadan bir şeyler anlatamayan, acı çekmeden yazamayan bizler, hiç yaşamadık, yaşıyor gibi yaptık. Bir tükenişe sizleri ortak etmeyen bizler, umudunu yarınsız yarınlara saklayan insanlar!... Ve bizler bu oyunun bedelini kana kana ödeyen, kemik iliğine kadar ıstıraplarla yaşayan, minyatür bir hayatta hiçliğe koşan bizler, fedakarlığını ve merhametini gözyaşlarına armağan eden bizler, hiç yaşamadık!...
- Nasılsa her gittiğim yerde kendimim. Siz olmayacağım.
- "Yaşam boyunca bazen bizden saklanan öyle değerli zevkler, öyle tatlı verilmiş sözler vardır ki, bunların bize bağışlanmasını en azından dilemek bile çok doğaldır. Ancak erdem yoluyla bunlardan vazgeçildiğini bilmekle geride bırakılabilir bu büyük çekicilik."