- Azizim, deli söylüyor diye değil ama bil ki; en büyük delilik, insanın kendi tımarhanesinden kaçmasıdır.
- Bazen uygun bir kelimeyi bulmak için aylarca bekleyebilirsin.
Bazen ufak bir şans için tüm şanssızlıkları görebilirsin.
Bazen mutlu olmak için tüm mutsuzlukların tadına bakabilirsin.
Bazen iyi bir an için kötü anlara razı olabilirsin.
Bazen bir kişi için yüzlercesine inanabilirsin. - İyi ve güzel olmayabilirsiniz, zengin olmayabilirsiniz, sıra dışı olmayabilirsiniz. Garsona iyi bir bahşiş bırakmayabilirsiniz. Ama arayı kapatacak, her şeyi anlayacak bir zekaya sahipseniz, güzelliğin daha üstünde bir yüreğe sahipseniz fark edileceksiniz. Kuyrukluyıldız gibi...
- Kalemlerimizin mürekkebi, sigaramızın dumanı gibi kolayca akıvermedi, cennet yerine araftaydık. Nedenler, nasıllar derken imkânsızlardaydık. Yüzeylerde dolaşacağımız günleri beklerken derinlik dolu günlerde boğulduk. Kaçıyorduk işte, birbirimizden kaçamayacağımızı bilerek. Dostoyevski okurken can çekiştiğimiz günler, yıldızlara bakarken kaybettiklerimiz, acı şeylerdi bunlar. Gökte ararken yerde bulduklarımızla yerin en dibinde zar atardık.
- Bir gün vazgeçti tüm yarışlardan.
- Garip bir paradokstur bu, hayat boyu karşımıza çıkar, derinliğine indiğimizde ve maddelere
böldüğümüzde biyolojik yapısını ortaya çıkarabiliriz.
Yarım kalmışlıklar, ya da hiç yaşanmayanlar. / Hâlâ aşık olma durumu. / Yerine başka birini koyamamak. / Obsesiflik. / Aşık olunan kişinin sürekli kendini hatırlatması. / Zihindeki ve algıdaki o eski kokular. / Suçluluk psikolojisi. /
Beyin tanıdığı kişileri unutmaz, unutamadığı zamanlarda da hastalıklı kimliğe bürünür. Kaybetmeye direnç gösteremeyen insan, her zaman eski günlerde kalır. Yeniçağın fiyakalı kaybedenleri arasında yerini alır, yalnızlık kahvesinden bir yudum içine çeker. - Giden sevgili, zor gündeki arkadaş, işler zora bindiğinde ortadan tüyenler...
- Gerçekler acıydı, acılar bize mutluluk getirmezdi.
- Ve yıllar sonra biraz da olsa anlamıştım bu karmaşık duyguyu, umut bir düşün başlangıcı, aynı zamanda bir düşün bitişiydi. Hayatın kuralıydı bu, sevmek bazen insanın canını yakıyordu...
- Bizlere hep daha fazlasını emrettiler, hep en iyisini, hep iyiden fazlasını. Ne geçti elimize? Elimizdekini de kaybetmekten başka ne geçti? Elimizdekilerini bile kaybeden bizler, her yorgun serüvenden umutsuz ayrıldık. Çünkü artık hayallerimizi bile aştık, istediğimiz şey artık bir düş değil, bir amaç haline geldi.