- ??Şiir alanında kat edeceğim mesafe sayesinde itaatsizliğimi sonuna kadar sürdürebilir, asaletimin gereğini yerine getirebilirdim. Anladığım kadarıyla Wallace Stevens benzer bir konumdaydı. Onun şiirleri kadar hayatı da çekici görünürdü bana. Çünkü hayatı yoktu, şiiri vardı. Alelade yaşamış, fevkalade yazmıştı. Edebiyat çevrelerinin, aydınlara özgü hareketliliğin adamı değildi, ama cağımızın insanının algılar dünyasının, kavrayış âleminin çok önemli bölgelerini tarassut edebilmişti. ??
- ??İttihatçılık modern Türkiye?de her iki tarafın rahatlıkla yararlandığı bir kaynak olduğu gibi devlet örgütünün gerek halkın zapt-u rapt altına alınması konusunda, gerekse siyasi, sosyal ve iktisadi müdahalelerin gerçekleştirilmesinde yükleneceği mutlak üstünlük konusunda her iki taraf da kesin bir anlaşma içindeydiler. Demokrat Parti yönetimi sırasında canlılık gösteren üçüncü anlayış, Müslüman halkın (yeni) anlayışıydı. ??
- ??Açık kapı, sözüm ona «sol?a açık kapıydı. Nasıl bir sol? Güdük bir kalkınma ideolojisinin yedeğinde, hiçbir tarihi birikimi esas almaya yönelmemiş ve Batı aydınlanmasının temel taşlarından nasibini almamış bir sol. ??
- ??Engeli aşmama yardımcı olan ikinci unsur, ruhumda yer etmiş bulunan kadirşinas itaatsizliğim ve tevarüs edilmemiş asaletimdi. İçinde yaşadığım topluma borcumu ödemenin yolu, bu toplumun önyargılarına itaatten geçmediğini peşinen kabul etmiştim zaten. Şair, ressam veya müzisyen de olsam toplumun hazır kalıplarıyla zıtlaşmayı göze alarak işe başlayacağımı biliyordum. Şimdi bir de toplumun siyasi, sosyal ve iktisadi yapısıyla zıtlaşmayı, uyumsuzluğu gerektiren bir durum söz konusuydu. Bir macera tadı getiriyordu bütün bunlar. Öte yandan asaletim de kışkırtıyordu beni. İşin aslını anlayan azınlığa mensub olmak! Anladıklarının bekçisi olmayı şeref bilmek! Başını «benim başımı yakarlar>korkusundan uzak tutmak! Dik tutabilmek! Toplum önyargıları hangi engelleri koymuş olursa olsun, okumuşlar katından gelen (hiç şüphesiz devletin bir kanadınca sağlamlığı teminata bağlanmış) meşruiyyet duygusunun payı büyüktü. ??
- ??Her ne kadar adına sosyalizm desek ve görüntüsünü modernlikle bezesek bile o günlerde ben yaşlardaki gençlerin temel eğilimleri yurtsever, memleketçi ve giderek milliyetçi bir karakter sahibiydi. Yine de bu kelimeleri anmak kimsenin hoşuna gitmezdi. Çünkü bu kelimelerle birlikte modernlik, ilericilik, Avrupalılık elden gidiveriyordu sanki. Benzerim gençlerde edalar, tavırlar ne kadar ödünç alınmış batıcılıkla nitelendirilebilirse, bu edalar ve tavırlar içinde savunulan tezler ve deliller yabancı aleyhtarı, milli menfaat saplantısı içinde donup duran görüşlerdi. ??
- ??Ukalanın biriydim ben. Her yerde bilgiçlik taslıyor, sosyalist olmayanların adamdan sayılamayacağını söylüyordum. Bu halet içinde arkadaşlarımın sadece benimle aynı (veya benzer) etiketi taşıyan insanlardan oluşması kaçınılmazdı. ??
- ??Ama TİP üyeliği bir azınlığa mensubiyetin duyarlığını getirmedi. Bir kere parti (herhangi bir disiplinli, sıkı dayanışmalı bir partinin olduğu gibi) bir şemsiye değildi. Tam tersine toplum karşısında insanı çırılçıplak bırakıyordu. ??
- ??Bu olgu benim «Anayasa sosyalizme açıktır» teziyle bir mesafe kat edilemeyeceği inancını taşımama yetiyordu. Eğer sosyalizmi getirecek olan bir askeri darbe idiyse bana göre bu kambur üstüne kambur demekti. Kendime yapılmasını istemediğim şeyi, kendim bir başkasına yapma taraflısı hiç değildim. ??
- ??Lenin'in «bir çocukluk hastalığı» dediği sol komünizm Türkiye?deki aydınlar arasında yıldırım hızıyla yayılmaya başlamıştı. Ama henüz veba mahzenlerdeydi ve merdivenleri inerken ayağımıza bir fare olusunun takıldığı vaki değildi. ??
- ??Bir başka belirtinin 27 Mayıs sonrasından örgütlenme imkanı bulan zıt istikametteki radikal görüşte, Türkeş?in CKMP'nde ortaya çıktığı söylenebilir. Gerçekte sağ-sol bölünmeleri dışında o günler Türkiye?sinin en önemli meselesi, beynelmilel kısıtlamalar karşısında, bu kısıtlamalara rağmen ülkenin büyük bir adım atmayı göze alıp alamayacağıydı. CHP?nin kendini «ortanın solu?nda ilan etmesi bu adımın sola doğru atılmasını doğru ve gerekli bulanlara açılmış külliyetli miktarda bir krediydi. Birileri ne yapıp edip resmi iznin ötesinde bir sosyalizmi başarıya götüremezler miydi? Seçim sonuçları ve peşinden gelen akıntı bu ihtimale güç katar gibiydi. ??