Peki öyleyse, ellerini ılıman iklimlerin uysal denizleri gibi ser masamın üstüne. Farzet ki titriyorum, farzet ki titresinler. Kimi şaire gül, kimine karanfil görünür ellerinde yüzdürdüğüm hiç bilinmeyenli denklem.
Sıradan bir gevezelik yapacaksanız, bunun sıradan bir gevezelik olduğunu belli ediyorum. Sözün de bir yüreği olsun, çarpıntısı duyulsun istiyorum. (S. 52-53)
Herkesi kendi kendisiyle konuşmaya çağırıyorum. Herkesi yediği lokmanın muhasebesi ile başbaşa bırakıyorum. (S. 54)
(...)benim uzun kış gecelerinde yorganı yüzüme çekip gizli gizli ağladığımı görmüyor. (...)benim çocuk ruhumda meydana getirdiği yıkımı bilmiyor. (...)Hayatın içinde kayboluyorum.
Herşey birden duruyor. Hikayeler kararıyor. Işıklar sönüyor. Hayat çekiliyor.
...yaşamak üzerine bildiklerimiz, ölümün her zaman yeni bir şey olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Zamanla değişmeyen ne kadar az şey kaldı hayatımızda.
Kendime söylüyorum ne söylüyorsam... Kelimelerin anlamlara yetmediğini... İnsanların hayatlarını dolduramadığını... Sözlerin yüreklere dokunamadığını...
İçimizi de gösteren fotoğraflar çekilebilir mi sanıyorsun!
Sen rüzgarlarda titreyen bir rüzgar gülü olmaktan başka nesin?(...)Ne demeye kendine kıymet biçiyorsun!
Sigmund Freud
Charles Dickens
William Shakespeare
Soren Kierkegaard
Çetin Altan
Kemal Tahir
Ayşe Kulin
Mario Levi
Georges Perec
İvan Aleksandroviç Gonçarov