- Ne garip kişi her şey malumun. Sorun da burada ya, senin meçhulün de yok, her şeyin malum.
- Ben çelişkiyi çözmekle değil, çözümlemekle mükellefim.
- Bir zamanlar Batı'da ''en nihayet hiçbir şey bilmediğini itiraf eden'' kilise hocalarına professeur (bilmediğini itiraf eden) ünvanı verilirdi.
- Sorun passion'un hem tutku, hırs, ihtiras, infial, coşku, heyecan, hem de dert, çile, ızdırap anlamı taşıması değil, nasıl olup da kelimenin her iki anlama gelebiliyor oluşu.
- Ey talib, ah bir bilsen, çözülmüş muammalar (ikna olunmuş cevaplar) yerine, çözümlenmiş düğümlere (sahici sorulara) ne de ihtiyacımız var!
- Dindarlığın özünde var ağlamak. Dindarlık demek, ağlaya-bilmek demek, ağlamayı bilmek demek. Ölen oğlu için ağlayan Solon, kendisine ''Ağlamak bir şeye yaramadığı halde neden ağlıyorsun?'' diyen kişiye cevap vermiş: ''Tam da bu yüzden, yaramadığı için bir şeye.''
- Acep yeni dindarlar niçin ağlamazlar, ağlamayı bilmezler?
- Cevapların çok ama hiç soruların yok. 'Niçin' diye sormuyorsun da 'çünkü' deyip duruyorsun. Üstelik elindekilerle yetinmeyip, benden de yeni 'çünkü'ler talep ediyorsun. Oysa benim 'niçin'den gayrı hiç sermayem olmadı ki!
- Gereksizlik bir yokluğun adı...Gereği olmayan şey...Yokluğunu bilebilmem için, önce adına gerek denen şeyin varlığını kavramalıyım. Zira sahip olmadığım şeyi kaybedemem, kendisinden habersiz veya mahrum olabilirim ama onu asla kaybedemem.
- A benim bahtı yarim. Padişah tahtı yarim Yüzünde göz izi var Sana kim baktı yarim Türkçemizin ifade gücünü lütfen dikkat ve itinayla seyrediniz: Yüzünde göz izi var. Buradaki göz izi tabirini açıklamak makamında yine eski bir açıklamaya başvuralım: Göz izi pakize bir kızın çehresine dik dik bakan bir yabancı adamın ika ettiği mahcubiyetten gelir. Kişinin yüzü kızarmıyorsa, otanmıyor ve odlanmıyorsa o kişinin duygulardan pek nasibi kalmamıştır demektir. Kabul etmek gerekir ki utangaç olan kişiyi ancak utandığı için, odlandığı için, yüzü kızardığı için, yüzünde göz izi kaldığı için tanırız, tanıyabiliriz.