- Bana dikkatinin neye çekildiğini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
- Siz hiç başarılı siyasetçilerin veya tüccarların herhangi bir şeye şaştıklarını veya daldıklarını gördünüz mü? Öyle ya bir süreliğine olsun şaşsalar veya dalsalar ne para kazanabilirler, ne de iktidar sahibi olabilirler! Sözün özü şaşkınlık veya dalgınlık siyaset ve ticarette başarısızlığın, sanat ve felsefede ise başarının alametidir. Hangi yolu seçeceğiniz size kalmış. Lakin bu arada unutmayınız ki seçebilmek için önce seçilmiş olmak gerek!
- Bakan alır ve atar. Gören ise, eyleyen demektir, görmeyi isteyen demektir. Gören almakla kalmaz, dilerse aldığını alıkoyar, saklar, muhafaza eder.
- Çocuklar cevaplarını bildikleri soruları sormazlar; yetişkinlerse umumiyetle cevaplarını bildikleri soruları sormayı tercih ederler; bekledikleri cevaplar aslında zaten sepetlerindeki bayatlamış cevaplardan ibarettir. Bunun içindir ki çocuklar ikna edici cevabı alamadıklarında, yetişkinlerse bekledikleri cevabı alamadıklarında rahatsız olurlar.
- Oysa Efendimiz (s.a) ''Rabbim, ilmimi artır!'' diye dua ediyordu. Bizse öyle bir yerdeyiz ki, ilim talep etmeye ne halimiz var, ne de mecalimiz. Yine de ümitsizliğe kapılmamalı, sadece şöyle dua etmeli: Rabbim, hayretimizi artır!
- O ne nurdur, ne de nar; o ne cennettir, ne de cehennem; o tek kelimeyle a'raftır, berzahtır, sırattır; trajedidir yani. Suçluluk duyan, kendini kınayan, tatmin olduğunda tatminsizliği, tatminsiz olduğunda ise tatmini arayan bir varlığın halidir nefs-i levvame. Öncesiz değilim, ben önceyim. Sonrasız da değilim, aksine, ben sonrayım!
- Bilmeleri gerekiyor; bilmek için, ister istemez ''bilmediklerini bilmeleri'' de gerekiyor. Kişinin bilmemesi cehl-i basittir; yani kademeli cehalettir ve gayet de tabiidir. Kişinin bilmediğini bilmemesi ise cehl-i mürekkebdir; yani iki kademeli cehalettir ve bu hiç de tabii değildir.
- Haysiyetini kaybeden alim olsa bile adam olamaz. O halde kişi adam olmadıktan sonra, yani ''Hayranınım ey yar!'' demedikten sonra, sözümona alim olsa n'olur, o'lmasa n'olur? Modern hayat insanı hakikat ummanında hayretlere garkolmaktan alıkoyuyor. Sorun şimdilik sadece budur, başkası değil!
- Şu kısa yaşamın dar sokaklarında dolaşırken elinde tuttuğun tutarlılık şemsiyesinin seni ıslanmaktan koruyacağına itimadın öyle tam ki paçalarının çamur içinde kaldığını fark etmiyorsun bile.
- Muhayyile aracılığıyla sevmeksizin kişi salt aklı aracılığıyla nasıl aşık olabilir ki? Olamaz! Çünkü varolanlara sevgiyle yaklaşmak hayret'in neticesidir. Hayret etmeli ki bilen, severek bilsin, bilerek sevsin;öyle ki en nihayet sadece bilinen'i değil, bilme'nin kendisini de sevsin!