- Yalnızlık gerçekte bir fiil, bir hareket değil, aksine bir hâl, bir fark etme hâli... bu bakımdan zamanî değil, aksine zamandan hâli...
- ... unutmamalı ki tek başınalığı başkaları (ağyar), yalnızlığı ise sadece kişinin kendisi (yâr) fark eder.
- Sen dışarıda olanın adı mı? Böyle sananlar yanılır. Çünkü eğer böyle olsaydı, kişinin kendine dışarıdan bakabilmesi için kendi dışına ikamet etmesi gerekirdi. Kişi kendinden başka bir yerde ikamet edemez. Bu bakımdan ikamet eden benin kendisinde ikamet edilen seni fark etmesi, bakışını kendine, gerçekte ben olan sene yöneltmesi yeterlidir. Çünkü işbu sen, gerçekte gerçek olan bendir! Başka bir tabirle, sen ben haline geldiğinde, zorunlu olarak ben de BEN haline gelmiş olur.
- Bir dağın yer değiştirdiğini duyarsanız inanınız,ancak bir insanın huyunun değiştiğini duyarsanız asla inanamyınız,cünkü insan hep yaratıldığı hal üzeredir.(s.123)
- "Türkiye'de sağ geçmişe, sol ise geleceğe kaçmaktan hoşlanır. Çünkü ikisi de şimdiden korkar. İki tarafın da en büyük düşmanıdır Bay Modern" [s. 143]
- "Çaresizim, fetihten sonra hicret etmenin yasaklanmış olduğunu biliyorum." [s. 103]
- "Türkiye'de sağ geçmişe, sol ise geleceğe kaçmaktan hoşlanır. Çünkü ikisi de şimdiden korkar. İki tarafın da en büyük düşmanıdır Bay Modern" [s. 143]
- "Çaresizim, fetihten sonra hicret etmenin yasaklanmış olduğunu biliyorum." [s. 103]
- Masalarını bile Batılılar gibi köşeli (dikdörtgen veya kare) imal etmeyip, sofralarını daire suretinde teşkil, meclislerini daire şeklinde tertib eden bir medeniyetin mirasçıları, köklerini unutunca, ister istemez sofra ve meclislerin başköşelerine kurulmaktan hoşlanır oldular. Çünkü dairelerde köşe bulunmadığını unuttular.
- "Kim bilir belki de haklısın, kim hem genç hem fani olduğunun aynı anda idraki içinde olabilir ki?" *Tuvaldeki zeval* bölümünden.