Dindarlığın özünde var ağlamak. Dindarlık demek, ağlaya-bilmek demek, ağlamayı bilmek demek. Ölen oğlu için ağlayan Solon, kendisine ''Ağlamak bir şeye yaramadığı halde neden ağlıyorsun?'' diyen kişiye cevap vermiş: ''Tam da bu yüzden, yaramadığı için bir şeye.''
Diğer Dücane Cündioğlu Sözleri ve Alıntıları
Bir dağın yer değiştirdiğini duyarsanız inanınız, ancak bir insanın huyunun değiştiğini duyarsanız asla inanmayınız, çünkü insan hep yaratıldığı hal üzeredir.(ss.123)
Kelebeğin mumun ateşinde yanması yanmayı beceremeyenler için bir teselli kaynağı değildir, sadece imrenilesidir.
Isınmak için değil, ışıtmak için yanar kelebekler. Çığlık atmadan sessizce kavrulurlar yarin ateşinde...
Yalnızlık kişinin kendisiyle buluşması... kendisiyle tanışması... kendisini tanıması... Demem o ki yalnızlık kişinin sürülere karşı kendisini koruması, onlardan kaçması değil, bilakis sürülerin içine atılmışken, tam da sürülerin içinde iken kendini farketmesi...
Yalnızlık... ayrılığın yitimi... âdeta vuslat... kişinin kendisine kavuşması... ışkın ve aşkın ta kendisi... bir tür cinnet sayılması da bundan...
Yalnızlık gerçekte bir fiil, bir hareket değil, aksine bir hâl, bir fark etme hâli... bu bakımdan zamanî değil, aksine zamandan hâli...
... unutmamalı ki tek başınalığı başkaları (ağyar), yalnızlığı ise sadece kişinin kendisi (yâr) fark eder.
Bir dağın yer değiştirdiğini duyarsanız inanınız, ancak bir insanın huyunun değiştiğini duyarsanız asla inanmayınız, çünkü insan hep yaratıldığı hal üzeredir.(ss.123)
Kelebeğin mumun ateşinde yanması yanmayı beceremeyenler için bir teselli kaynağı değildir, sadece imrenilesidir.
Isınmak için değil, ışıtmak için yanar kelebekler. Çığlık atmadan sessizce kavrulurlar yarin ateşinde...
Yalnızlık kişinin kendisiyle buluşması... kendisiyle tanışması... kendisini tanıması... Demem o ki yalnızlık kişinin sürülere karşı kendisini koruması, onlardan kaçması değil, bilakis sürülerin içine atılmışken, tam da sürülerin içinde iken kendini farketmesi...
Yalnızlık... ayrılığın yitimi... âdeta vuslat... kişinin kendisine kavuşması... ışkın ve aşkın ta kendisi... bir tür cinnet sayılması da bundan...
Sigmund Freud
Zülfü Livaneli
Ali Fuat Başgil
Meltem Arıkan
Osman Nuri Topbaş
Nikolay Vasilyeviç Gogol
Cengiz Gündoğdu
Rainer Maria Rilke
Bediüzzaman Said-i Nursi
Sezgin Kaymaz