- Fazla kullanılan duygular aşınır ve değersizleşirler, en başta da hayranlık duygusu...
- Nereden geldiğimi artık söyleyemem: tapınaklarda inançsızım; sitelerde coşkusuzum; hemcinslerimin yanında meraksızım, yeryüzünde kesinliğim yok. - Bana belirgin bir arzu verin ve dünyayı alt üst edeyim. Her sabah bana diriliş komedisini ve her akşam mezara giriş komedisini oynatan, ikisi arasında da can sıkması kefeninin azabından başka hiçbir şey yaşatmayan o fiiliyat utancından kurtarın beni... İstemeyi düşlüyorum - ve her istediğim bana paha biçilmez geliyor. Melankoli tarafından kemirilen bir vandal gibi, bensiz ben, hedefsiz yol alıyorum, bilmem hangi köşeye doğru... terk edilmiş bir tanrı, kendisi de tanrıtanımaz olan bir tanrı keşfetmek ve onun son şüphelerinin ve son mucizelerinin gölgesinde uykuya dalmak için.
- En derinlerimizde, bütün diğer kesinliklerden üstün bir kesinliği muhafaza edelim: Hayatın anlamı yoktur, olamaz. Öngörmediğimiz bir vahiyle bunun aksine kanaat getirseydik, kendimizi hemen o anda öldürmemiz gerekirdi. Hava bir kaybolsa hâlâ soluk alırdık; ama yararsızlığın sevinci elimizden alınsa hemen soluksuz kalırdık...
- ?Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firarî bir cinnet - geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. İz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi peki?? ? ?Şüphe?yi yerkürenin derinliklerine kadar ekmek isterdim; onun maddeye nüfuz etmesini sağlamak, zihnin hiç girmediği yerde onun hükümdarlığını kurmak ve varlıkların iliğine ulaşmadan önce de taşların huzurunu sarsmak, oraya güvensizliği ve yürek kusurlarını sokmak. Mimar olsam, Yıkım?a bir tapınak inşa ederdim; vaiz olsam, duanın gülünçlüğünü açığa vururdum; kral olsam, başkaldırının amblemini dikerdim. İnsanlar gizliden gizliye birbirlerinden tiksinmeye heves ettiklerine göre, her tarafta kendine sadakatsizliği tahrik ederdim, masumiyeti hayrete düşürürdüm, kendine ihanet edenleri çoğaltırdım, kesinliklerin çürüme yerinde çoğunluğun kokuşup gitmesine engel olurdum.?
- Arzularımın cenaze merasiminde kafamın karışmasından bezmiş bir halde, nihayet ideal bir bahanem olurdu; zira Cansıkıntısı, hiçbir inanç adına yaşamayıp, hiçbir inanç adına ölmeyenlerin çektikleri azabın adıdır.
- Zihni uyanık tutmak için sadece kahve, hastalık, uykusuzluk ya da ölüm saplantısı yoktur; sefalet de en az bunlar kadar katkıda bulunur: Tıpkı ebediyet dehşeti gibi yarın dehşeti de, aynen metafizik ürküntüler gibi para sıkıntıları da, istirahati ve kişinin kendini bırakmasını mümkün kılmaz. Bütün aşağılanmalarımız açlıktan ölmeye karar veremememizden gelir. Bu ödlekliğin bedelini pahalıya öderiz.
- Özgür olmayı deneyin: Açlıktan ölürsünüz. Kâh hizmetkâr kâh despotik olmanız ölçüsünde toplum size müsamaha gösterir; gardiyansız bir hapishanedir bu - ama telef olmadan kaçılamaz ondan.
- "Özgürlüğü belirleyen koşul, tam da onu ortadan kaldıran koşuldur."
- "Bütün darbeler tiranlara karşı oldu, hiçbiri tiranlığa karşı olmadı."
- "İster anormallik olsun ister harika, kendi sabitlerimizle, kendi kimliğimizle iddialaşma hali olan feragat, ancak müstesna anlarda çıkagelir; filozofu memnun eden, tarihçiyi ne söyleyeceğini bilmez duruma düşüren aşırı vakadır o."