"Yanılmak, kandırılmış olarak yaşamak ve ölmek; insanların yaptığı budur." Cioran | Çürümenin Kitabı sf. 14
Doyasıya yaşanan her saplantı kendi aşırılıklarıyla kendini ortadan kaldırır.
Gerçeklik aşırılıklarımızın, ölçüsüzlüklerimizin ve dengesizliklerimizin bir eseridir.
Kendi hayatımız zar zor kavranılabilir görünürken, ötekilerin hayatı nasıl tahayyül edilebilir?
Hayattaki bütün kötülükler bir ''hayat anlayışı''ndan ileri gelir.
Bir şeyi bir tanımla benimsemek, ne kadar keyfi olursa olsun - ne kadar keyfiyse o kadar da vahimdir, çünkü bu durumda ruh bilginin önüne geçer - o şeyi dışlamaktır; onu yavanlaştırmak ve yersizleştirmektir, yok etmektir.
"Yeisle birleşeceğim ruhuma karşı, Ve düşmanı olacağım kendimin. " (III. RICHARD)
Düşüş, bir doğrunun peşine takılma ve onu bulmuş olmaktan emin olma değilse; bir dogma için duyulan tutku, bir dogmanın içine yerleşme değilse nedir?
Kayıp gitmemiz yakındır ama kaçınılmaz değildir.
Her insan, kendinin bir şey önereceği ânı bekler: Ne önerdiği önemli değildir. Bir sesi vardır ya, o yeter.
Üstün Dökmen
Dean R. Koontz
Naşide Gökbudak
Louise L. Hay
Bertolt Brecht
Herman Melville
Henri Charriere
Ingeborg Bachmann
Ziya Gökalp
Jiddu Krishnamurti