- Bütün kinlerimiz, kendimizin altında kalmış ve ona kavuşamamış olmamızdan gelir. Bu yaptıklarından dolayı ötekiler'i hiçbir zaman affetmeyiz.
- Akli dengesi bozuk olanların sayısını birkaç misline çıkarmak, zihinsel özürleri vahimleştirmek, şehrin her köşesinde akıl hastahaneleri inşa etmek mi istiyorsunuz? Sövme'yi yasak edin.
- Bir tek iyimserler intihar eder; artık iyimser olamayan iyimserler... Diğerlerinin, hiçbir yaşama nedenleri olmadığına göre, niçin bir ölme nedenleri olsun ki?
- Çekmiş ve çekmekte olduğum ıstırabı kimse hiç bilmeyecek, ben bile.
- "Kendimi şu rejimden çok bu rejime meyilli hissediyorum." demek, belirsizlik içinde yüzmektir; "şu polisi bu polise tercih ediyorum," diye belirtmek daha doğru olur. Gerçekten de tarih, polislerin sınıflandırılmasına indirgenir; zira, tarihçinin ele aldığı, çağlar boyunca insanların kafasındaki jandarma mefhumu değilse nedir?
- İnsan felaket salgılar.
- Aslında her fikir yansızdır, öyledir ya da öyle olmalıdır, ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona, saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür. Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur. İdeolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar.
- "Şu yeryüzü- Yaratıcı'nın günahı! Fakat artık başkalarının günahlarının kefaretini ödemek istemiyorum. Kıtaların dışındaki bir can çekişmede, akışkan bir çölde, gayri şahsi bir batışta, doğumumun etkisinden kurtulmak istiyorum."
- "Hakikî bilgi, karanlıklar içinde uykusuz beklemekten ibarettir: Bizi hayvanlardan ve hemcinslerimizden ayırt eden sadece bu uykusuz gecelerimizin toplamıdır."
- «Sezar mı? Don Kişot mu? Kendimi beğenmişliğimin içinde, ikisinden hangisini örnek almak istiyordum? Önemi yok. Olay şu ki bir gün, uzak bir diyardan, dünyayı fethetmek için yola çıktım; dünyanın bütün tereddütlerini...»