- (''ruh hidayete vardığında, güzelliği o kadar yücelir ve o kadar harikuladeleşir ki, tabiatta olan her güzel şeyi mukayesesiz aşar ve tanrı'yla melekler'in gözlerini kamaştırır'' [ıgnatius de loyola]). herhangi bir hidayete konmaya çabaladım; soruları tasfiye etmek ve bir cahil ışık, zihni küçümseyen herhangi bir ışık içinde yok olmak istedim. fakat seni hiçbir ''güzellik'' aydınlatmayınca ve tanrı'yla melekler kör olunca, meselelerin üzerinde yer alan mutlu bir iç çekişe nasıl varılabilir? (sf.36)
- her insan derinliklerinin zararına ilerler; her insan kendinden kaçan bir mistiktir: yeryüzü, varılamayan hidayetler ve ayaklar altına alınmış sırlarla doludur. (sf.37)
- çare bulma arayışı bir uygarlığın sonunun belirtisidir; selamet arayışı da bir felsefenin sonunun... (sf.37)
- biz de ''mutluluğu'' ararız; ya düşkünlükle ya da küçümsemeyle: mutluluğu horgörmek de, bunu hala unutmamak ve düşünerek reddetmek demektir. biz de ''selamet''i ararız, bunu hiç istemeyerek de olsa. ve fazla olgun bir çağın negatif kahramanlarıysak, bizzat bu olgu dolayısıyla, onun çağdaşlarıyızdır: zamanına ihanet etmek ya da onun ateşli bir taraftarı olmak, -görünürdeki karşıtlığın ardında- aynı katılım fiilini ifade eder. (sf.38)
- her birimizin kendi içinde taşıdığı intihardan daha büyük bir zenginlik var mıdır? (sf.40)
- şimdiye kadar hiçbir kilise, hiçbir belediye intihara karşı muteber bir gerekçe icat etmemiştir. hayatı artık kaldıramayan kişiye ne söylenebilir? (sf.40)
- ''Etrafımıza saçtığımız kelimeler oranında ölürüz.''
- Eğer düşüncede öldürdüklerimiz hakikaten yok olsalardı, yeryüzünde kimse kalmazdı. İçimizde çekingen bir cellat, hayata geçmemiş bir katil taşırız. İnsan öldürme eğilimlerini kendilerine itiraf etme cüreti olmayanlar da cinayetlerini rüyalarında işlerler, kâbuslarını cesetlerle doldururlar. Mutlak bir mahkeme önünde, bir tek melekler beraat ederdi. Zira başka bir varlığın ölümünü -en azından bilinçsizce- dilememiş bir varlık hiç olmamıştır.
- Kendine tapmayan kişi daha doğmamıştır. Yaşayan her şey kendisini çok sever; hayatın derinlikleriyle yüzeyini kasıp kavuran dehşet başka türlü nereden gelirdi ki? Herkese göre evrendeki tek sabit nokta kendisidir. Eğer bir insan bir fikir için ölürse, bunun nedeni fikrin onun fikri olmasından, onun hayatı olmasındandır.
- Hiçten fazla olduğumuzu kanıtlayan hiçbir şey yoktur. (...) Vardım, varım, ya da olacağım; dilbilgisinin sorunudur bu, varoluşun değil.