- İsteseydi, babasından kalan mirasın anaparasının faizleriyle ölene dek bolluk içinde yaşayabilirdi. Ama böyle yapacak yerde, bu anaparayı kitaplara yatırmayı yeğlemişti.
- Güç olabilecek bir geleceğin düşünü hiç kurmamıştı, bu nedenle de korkmuyordu.
- İnsanların tutumlarını izle, davranışlarına yön veren nedenlere bak, nelerden zevk aldıklarını, neleri doyurucu bulduklarını gözle. İnsanoğlu hemcinslerinden tümüyle saklayabilir mi kendisini? Başarabilir mi bunu hiç?
- Doğru yolu görüp de oradan gitmemek, yüreksizliktir.
- Kien'in en çok tuhafına giden, kitaplara hayvanlardan çok daha az değer verilmesiydi. Hedeflerimizin tümünü ve varlığımızı biçimleyen en büyük gücün yaşamımızdaki payı bıçağın altında can vermek için bir işaretimizi bekleyen o zavallı varlıkların, hayvanların payından bile küçüktü, öyle mi?
- Körlük, zamanı ve mekanı alt etmeye yarayan bir silahtır; varlığımız tek dayanağını duyularımızla, gerek yapıları, gerekse kapsamları bakımından pek yetersiz olan duyularımızla kavradığımız bir kaç kırıntının dışında, sonsuzluğa dek uzanıp giden bir körlükte bulur. Evrende egemen olan kuram, körlüktür. Körlük, birbirlerini görmeleri halinde beraberlikleri düşünülemeyecek nesnelerin ve yaratıkların yanyana bulunabilmelerine olanak tanır.
- Kültürlü bir insanın ruhu, eksiksiz bir cephaneliktir.
- Dayak, suç işlemek üzere olan ahlâk sahibi insanlara ilaç gibi gelir.
- Şimdi bana şöyle bir bakın. Yoksulun tekiyim, hiç bir şeyim yok, hiç bir şey değilim, hiç bir şey olmayacağım, ama gene de hiç bir şey almıyorum. İşte kişilik diye buna derim!
- Evet, insan düşlerde istediğini yapabilirdi, ama insanın gerçek kişiliği de ancak düşlerde belli olurdu.