Bütün cümlelerin en korkuncu: Birinin ??zamanında?? öldüğünü söylemek.
Çürümekte olan toprağın üstünde kendilerinden emin olanlar, ve çürümenin ağır ağır bacaklarını sarması.
Onlar olmadan yaşanamayan sözcükler, sevgi, adalet ve iyilik gibi. İnsan, bunlar tarafından yanıltılmasına izin verir, yanıldığını anlar ve onlara çok daha fazla inanır.
Çok güzel gözlere dayanabilmek olanaksızdır, insan onlara hep bakmak zorunda kalır, içlerinde boğulur, kendini yitirir, artık yolunu bulamaz olur.
İnsanın bir başka insan üzerinde artık herhangi bir iktidarının kalmadığını bilmek, mutluluk verebilir. İnsan daha önce ötekine ne kadar hükmetmişse, bu mutluluk duygusu o ölçüde büyür. Özgürlük eskiden beri bana göre bir iktidarı bırakma, ondan vazgeçme özgürlüğüdür.
Gökyüzü, derinliklerinin görülmesini ister ve bunu şimşeklerle anımsatır.
Ölüme karşı olan nefretim sonsuza kadar onun bilincinde olmayı gerekli kılıyor; böyle nasıl yaşayabildiğime şaşıyorum.
Artık ölmeyecek olan ilk insana, ölülerin sevinç gözyaşları..
Ölmek üzere olanların hepsi müstakbel bir dinin azizleridir.
Özgürlük sözcüğü önemli bir gerilimi, var olanlar arasında belki de en önemli gerilimi dile getirmeye yarar. İnsanoğlu hep çekip gitmek ister; gidilecek yerin adı olmadığında, bu yer belirlenemediğinde ve sınırları da görülmediğinde, özgürlük diye adlandırılır.
Robin Sharma
Vladimir Bartol
Çetin Altan
Federica Sgarbi
Thomas Bernhard
Emile Zola
Feridun Andaç
Cecelia Ahern
Neil Gaiman
Aşkın Güngör