- İnsanlara en yüce sevabın, başarmak değil, vermek olduğu öğretilmiştir. Oysa insan yaratılmamış bir şeyi veremez. Yaratma, dağıtımdan önce gelmek zorundadır, yoksa dağıtılacak bir şeyi bulunamaz. Yaratıcının ihtiyaçları, ilerde yararlanacak herkesin ihtiyacından önce gelmek zorundadır. Oysa bize kendi üretemediği hediyeleri dağıtan adamı, o hediyeleri mümkün kılandan daha çok takdir etmek öğretilmiştir. Bir yardım, bir hayır olayını överiz, bir başarı karşısında, omuz silkip geçeriz.
- İnsanlara ilk görevlerinin, başkalarının çektiği acıları dindirmek olduğu öğretilmiştir. Ama acı çekmek bir hastalıktır. İnsanın karşısına böyle bir durum çıkarsa, rahatlamaya, yardım etmeye çalışır. Bunu en yüce sevap haline getirmek demektir. Kişi sevabkâr olabilmek için başkalarının acı çektiğini görmek ister duruma düşmektedir. İşte hayırseverliğin yapısı budur. Yaratıcı hastalıkla ilgilenmez, hayatla ilgilenir. Buna rağmen yaratıcıların çalışmaları sayesine hastalıklar birer, birer ortadan kalkmıştır.
- İnsana başkalarıyla aynı görünüşte olmanın da bir sevap olduğu öğretilmiştir. Oysa yaratıcı, farklı görünüşteki adamdır. İnsanlara akıntıyla birlikte yüzmenin iyi olduğu söylenir. Yaratıcı ise akıntıya karşı yüzen adamdır. İnsanlarla bir arada durmanın bir sevap olduğu öğretilir. Ama yaratıcı tek başına duran adamdır.
- İnsanlara "ego"nun kötülük demek olduğu öğretilir. Sevabın ideali, benliksizliktir. Oysa yaratıcı, salt anlamda bencil kişidir. Benliksiz kişi, düşünmeyeni hissetmeyen, yargılamayan, eyleme geçmeyen kişidir. Bunların hepsi benliğin fonksiyonlarıdır. Bencilliğin anlamı başkalarını kendisi için feda etmek olarak tarif edilmiştir. Hayırseverlik ise, kendini başkaları için feda etmektir, denilmiştir. Bu durumda insan her iki halde de diğer insanlara bağlanmış, kendisine iki acıdan birini çekmesi söylenmiştir. Ya başkalarının uğruna acı çekecektir, ya da kendisi uğruna başkalarına acı çektirecektir. Sonunda insanoğlunun kendi acılarından zevk alması gerektiği de söylenince, tuzak iyice kapatılmıştır. İnsan artık mazoşizmi kendi ideali olarak kabul etmek zorunda kalmıştır, çünkü bunun karşısında ancak sadizm vardır. İnsanoğluna oynanan en sahtekârca oyun bu olmuştur.
- Seçenekler kendini feda etmekle tahakküm etmek arasında değildir. Seçenekler bağımsızlıkla bağımlılık arasındadır. Yaratıcının kuralı ya da elden düşmecinin kuralıdır. Bu temel bir sorundur. Bir ölüm kalım sorunudur. Yaratıcının kuralı, insanlığın var olmasını sağlayan mantıklı zihin ihtiyaçları üzerine kurulmuştur. Elden düşmecinin kuralıysa, sağ kalmayı beceremeyecek insanların ihtiyaçlarına dayalıdır. İnsanın bağımsız ego?sundan doğan her şey iyidir. İnsanın insana bağımlılığından doğan her şey kötüdür.
- Bencil kişi salt anlamda bakıldığında başkalarını feda eden kişi değildir. Başkalarını herhangi bir şekilde kullanma ihtiyacının üstüne çıkmış kişidir. Onun işlerliği, diğer insanların kanalıyla değildir. Birincil anlamda onlarla ilgilenmemektedir. Amacı da, düşüncesi de, arzuları da, enerjisinin kaynağı da hep onların dışındadır. Bir başka kişi için var olmasını istememektedir. İnsanlar arasında oluşabilecek tek kardeşlik, tek karşılıklı saygı bu yolla olabilir.
- Bencil kişi salt anlamda bakıldığında başkalarını feda eden kişi değildir. Başkalarını herhangi bir şekilde kullanma ihtiyacının üstüne çıkmış kişidir. Onun işlerliği, diğer insanların kanalıyla değildir. Birincil anlamda onlarla ilgilenmemektedir. Amacı da, düşüncesi de, arzuları da, enerjisinin kaynağı da hep onların dışındadır. Bir başka kişi için var olmasını istememektedir. İnsanlar arasında oluşabilecek tek kardeşlik, tek karşılıklı saygı bu yolla olabilir.
- Kişinin bağımsızlığının, insiyatifinin ve işine duyduğu kişisel sevginin derecesi, onun bir çalışan olarak istidadını ve işinin değerini saptar. Bağımsızlık insanın sevaplarının ve insanlık değerlerinin tek ölçüsüdür. İnsanın değeri kendinden gelir, başkaları için neler yapıp neler yapmadığından değil. Kişisel gururun yerini alabilecek hiçbir şey yoktur.
- Hiçbir iş hiçbir zaman kolektif olarak yapılmamıştır. Çoğunluk kararıyla yapılmamıştır. Her yaratıcı iş, bir tek bireyin düşüncesi rehberliğinde başarılmıştır.
- İnsanları yönetenler bencil değildir. Onlar hiç bir şey yaratmazlar. Varlıklarını ancak başkalarının kanalıyla sürdürürler. Onların amacı, yönettikleri kişilerde, onların köleleştirilmesinde yatar. Dilenci kadar bağımlıdır onlarda. Sosyal hizmet görevlisi kadar, haydut kadar bağımlıdırlar. Bağımlılığın türünün önemi yoktur.