- o zamanlar, güzel bir vücut çizgisi, bir an görünüp kaybolan duru bir ten yeterli olurdu; ben bütün iyi niyetimle harikulade bir omuz, hatırasını veya hayalini hep içimde taşıdığım tatlı bir bakış ekleyiverirdim; bir an görünüp kaybolan bir insana ilişkin bu tür hızlı çözümlemeler, bizi fazla hızlı okumanın düşürdüğü hatalara düşürürler; bir tek heceden yola çıkarak, diğerlerini sökmeye zaman harcamadan, yazılı olan kelimenin yerine hafızamızın bize sunduğu bambaşka bir kelime koyarız. 459-460
- ...birbirinden son derece farklı kadınların görüntüleri bize her nüfuz ettiğinde, unutuş veya başka görüntülerin rekabeti yüzünden silinmediği takdirde, bu yabancı görüntüleri bize benzer bir şey haline getirmeden rahat edemeyiz; ruhumuz bu bakımdan fiziksel organizmamızla aynı tür tepki ve faaliyetlerle donatılmıştır; bünyesine yabancı bir cismin karışmasına tahammülü yoktur ve davetsiz misafiri anında sindirmeye, içinde eritmeye girişir. 465
- "Belki de," diyordum kendi kendime, "güzel bir metnin değerinin kesin ölçütü, o metni yazarken alınan zevk değildir; zevk, belki genellikle fazladan eklenen, ama yokluğu metnin değerini düşürmeyen, tamamlayıcı bir durumdur sadece. Belki de kimi şaheserler esneyerek yazılmıştır."... 473
- ... ancak, bir hatıranın eksikliği, tıpkı bir yazıda cümlenin bir öğesinin eksikliği gibi bazen belirsizliğe değil, vakitsiz bir kesinliğin doğmasına yol açar. 493
- .... çünkü herkes kötü oyuncu, diğer herkes de insan sarrafıdır.... 529
- Zevk de fotoğraf gibidir. Sevdiğimiz insanın yanında alınan, negatif bir klişedir sadece; bunu daha sonra, evimize döndüğümüzde, insanlarla görüştüğümüz sürece kapısı kapalı olan içimizdeki karanlık odaya girebildiğimizde banyo ederiz. 549
- Kendisi için yaşama imkânına sahip olan insanlar - her ne kadar bunların sanatçı olduklarını, benimse asla sanatçı olamayacağımı uzun zamandır biliyorduysam da - kendileri için yaşama sorumluluğunu da taşırlar; oysa dostluk, bu sorumluluktan bir muafiyet, kendinden feragattir. Dostluğun ifade tarzı olan konuşmanın kendisi bile, bize bir şey kazandırmayan, yüzeysel bir sayıklamadır. Hayatımız boyunca konuşup, bir dakikalık bir boşluğu sürekli tekrarlamaktan başka bir şey yapmamış olabiliriz; oysa tek başına yapılan yaratıcı sanat çalışmasında düşüncenin izlediği yol, derinlemesinedir; gerçek bir sonuç elde etmek istiyorsak, daha zahmetli olmakla birlikte, ilerleme kaydedebileceğimiz, bize kapalı olmayan tek yöndür bu. Ayrıca dostluk, konuşma gibi faziletten tamamen yoksun olmakla kalmayıp, son derece zararlıdır da. Gelişme yasası tamamen içsel olanlarımızın, dostlarının yanındayken duymamaları imkânsız olan o sıkıntıyı, yani derinliklerde keşif yolculuğuna devam edecek yerde kendi yüzeyinde kalmanın sıkıntısını, tek başımıza kaldığımızda dostluğun bizi ikna etmesi sonucu, düzeltir, dostumuzun söylediği sözleri duygulanarak hatırlar, onları değerli bir katkı olarak görürüz; oysa biz, dışarıdan taşların eklenebileceği binalara değil, dallarının bir sonraki budağını, yapraklarının bir üst tabakasını kendi özsuyundan oluşturan ağaçlara benzeriz. 591
- ?Beden için sağlıklı olan tek şey mutluluktur; ama zihni güçlendirip geliştiren, kederdir.?
- '?. albertine'den öğrenebileceğim hiçbir şey yoktu. güzelliği her geçen gün biraz daha azalıyordu gözümde. bir tek albertine'in başkalarında uyandırdığı arzu, öğrendiğimde tekrar acı çekmeme ve albertine'i onların elinden alma isteği duymama yol açtığından, onu gözümde yüceltebiliyordu. albertine bana ıstırap çektirebiliyordu, ama katiyen mutlu edemiyordu beni. bu sıkıcı bağlılığımı ayakta tutan tek şey, ıstıraptı. korkunç bir eğlence gibi bütün dikkatimi tekeline alan bu ıstırap yok olduğu anda, bu ıstırabı yatıştırma ihtiyacı da yok oluyordu ve albertine'in benim için bir hiç olduğunu, benim de muhtemelen onun için bir hiç olduğumu hissediyordum.'
- Gerçeği saklar mıydı? En azından ben uzun süre öyle sandım; çünkü o zamanlar, gerçeği başkalarından sözler aracılığıyla öğrenebileceğimizi sanıyordum hâlâ. 54