- Aşk, belki de, bir heyecanın ardından ruhu saran çalkantıların yayılmasından başka bir şey değildir.
- 'Alışkanlığın tekdüzeliği yüzünden suskunluğa bürünen bir çalgı olan benliğimizdeki şarkılar, bütün müziğin kaynağı olan bu değişimlerden, bu sapmalardan doğar, bazı günler, hava, bir hatadan hemen diğerine geçmemize yol açar.'
- 'Ne gariptir ki, alışkanlığın yerleşikliği genellikle abesliğiyle doğru orantılıdır. Çarpıcı şeyleri sürekli bir biçimde yapmamız gerekir.'
- Zaten aşk, tedavisi olmayan bir hastalıktır; romatizmanın, ancak yerini sonra nöbetini andıran migren nöbetlerine bırakmak üzere hafiflediği kimi kronik hastalık eğilimlerine benzer.
- 'Ne var ki, çağımızın Gomarra'sı parçaları en beklenmedik yerlerden gelen bir yapbozdur.'
- 'Hayallerin gerçekleşmesi tabi ki mümkün değildir, bunu biliriz; arzu olmasa, belki hayal kurmazdık, oysa, hayal kurmak yararlıdır, hayallerimizin yıkılışını görürüz, bu başarısızlık bize yeni bir şey öğretir.'
- Zaten bir aşkın ve unutuşa karşı mücadelesinin tarihinde, rüya, uyanıklık halinden bile fazla yer kaplamaz mı?
- Ne var ki, uzak bir geçmişten geriye hiçbir şey kalmadığında, insanlar öldükten, nesneler yok olduktan sonra, bir tek, onlardan daha kırılgan, ama daha uzun ömürlü, daha maddeden yoksun, daha sürekli, daha sadık olan koku ve tat, daha çok uzun bir süre, ruhlar gibi, diğer her şeyin yıkıntısı üzerinde hatırlamaya, beklemeye, ummaya, neredeyse elle tutulamayan damlacıklarının üstünde, bükülmeden, hatıranın devasa yapışını taşımaya devam ederler.
- Ne kadar önemsiz olursa olsun, kendisinin sahip olmadığı bir üstünlüğü bir başkasında gördüğünde, bunun bir üstünlük değil, bir dert olduğuna kendini inandırır ve o kişiye gıpta etmek durumunda kalmamak için, acırdı.
- Yüce şeylere özlem duyan insanlardılar ve bu yüzden de, tarihi açıdan ilginç olsa da, dedikodu sayılabilecek şeylerle, genelde doğrudan estetikle veya erdemle bağlantılı olmayan herhangi bir şeyle ilgilenmeleri mümkün değildi.