- Yaşla birlikte böyle garip durumlar yaratma, bu tür duyguları yaşama kapasitesi azalırken, bir yandan da toplumsal alışkanlıklar bu kavramları ortadan kaldırır.
- İnsan hayatında yarar gözetmeyen duyguların yeri zannettiğimizden büyüktür.
- Her insan kendisini artık görmediğimiz zaman yok olur, sonra bir daha göründüğünde yeni bir yaratıdır artık; bir öncekinden, belki de öncekilerin hepsinden farklıdır.
- Kadınlardan ne denli bıkmış olursanız olun, en değişik kadınlara sahip olmayı bile önceden bilinen değişmez bir şey sayın isterseniz, karşınızda biraz çetin ?ya da sizin öyle sandığınız- bir kadın varsa, Swan?ın katleya düzeltmesi gibi, onlara sahip olmayı ilişkilerinizin sunduğu beklenmedik bir fırsattan çıkarmak zorunda kalırsanız, sahip oluş sizin için büyük bir haz oluverir.
- Tutku, geçici ve farklı kişiliğimiz gibidir, öbür kişiliğimizin yerini alır, o zamana dek onu dile getiren değişmez göstergeleri yok eder.
- Genel olarak insanlar bizi öyle az ilgilendirir ki, içlerinden birini böyle acı ve sevinç olanaklarıyla donattık mı bir başka dünyadanmış gibi görünürler bize.
- Ne yazık ki , hayat görüşünü oluşturan unsurları, annesiyle babasından aldığını da hesaba katmak gerekir, çünkü kişiliğimizi, kendi kendimize, hiç yoktan yaratmayız. Annede var olan benciliğe, babanın ailesine özgü, farklı bir bencillik eklenir; bu, her durumda benciliğin artması, hatta katlanması anlamına gelmez, yeni, çok daha güçlü ve korkunç bir bencillik yaratır. Dünya kurulduğundan beri, bir kusurun belirli bir türüne sahip aileler, aynı kusurun başka bir türüne sahip ailelerle birleştikçe, bu evliliklerden doğan çocuklarda, kusur korkunç ve iyice eksiksiz bir hal aldığından, üst üste biriken bencilliklerin (şimdilik bu kusurla kendimizi sınırlayalım), bütün insanlığı yok edecek bir boyuta, güce ulaşması gerekirdi; ne var ki yine aynı kusurun doğurduğu bazı doğal kısıtlamalar, kusurun makul ölçüler içinde kalmasını sağlar; tıpkı tek hücrelilerin, sonsuz çoğalarak gezegenimizi yok etmesini, bitkilerde tek eşeyli döllenmenin, bitkiler alemini yok etmesini engelleyen kısıtlamalar gibi.
- O günden itibaren, herkese mektup yazıp derin bir acı yaşadığımı bildirmeye ve kederimi artık hissetmemeye başladım.
- Baba sevgisinin yanılgıları da, aşk yanılgılarından aşağı kalmayabilir; birçok kız, babasını servetini kendisine bırakan ihtiyar olarak görür.
- Istırabımın ve beraberinde sürüklediği her şeyin ortadan kaybolması, çoğu kez hayatımızda önemli yer tutan bir hastalığın geçmesi gibi, bir eksiklik duygusu yaratıyordu. Muhtemelen, aşkın ebedi olmamasının nedeni, hatıraların doğruluğunu daima korumaması ve hayatın, hücrelerin sürekli yenilenişinden varolmasındandır. Ama hatıralarla ilgili olarak, bu yenilenme, değişmesi gereken şeyi durduran ve geçici olarak sabitleyen dikkat tarafından geciktirilir. Keder de, kadınlara duyulan arzu gibi, düşündükçe arttığına göre, yapılacak çok işi olmak, hem iffetli kalmayı, hem unutmayı kolaylaştırır muhtemelen.