- "Her tarafta aklı kaçıklar ya da büyülenmişler vardır; aklın, oyuna getirilenler arasında yolunu kaybeden ve ortak maskaralığa hep ayak direyen mutlak seyirciye, her şeyi anlamış tek kişi olan size sığınmak için terkettiği bir anormaller kalabalığı. Sizi ötekilerden ayıran mesafe durmadan büyüdükçe herkesin gözünden kaçan bir gerçeği sadece sizin mi anladığınızı kendinize soracak hâle gelirsiniz."
- aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür: mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur... ideolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar. (sf.7)
- fikirlerin birbirinin yerine geçebildiğini kabullenmemekte ısrar edilince, kan akar... (sf.8)
- bir pyrrhon'un* yanında kendimi bir aziz paulus'un yanında olduğundan daha güvenlikte hissederim; nüktedan bir bilgeliğin, zincirinden boşanmış bir azizlikten daha yumuşak olması nedeniyle... *kuşkuculuk okulunun m.ö. 365-275 yıllarında yaşamış olan kurucusu. (sf.8)
- bir inanç için acı çekmiş olandan daha tehlikeli varlık yoktur: en büyük zalimler, kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar. (sf.9)
- fiiliyatımızın kaynağı, kendimizi zamanın merkezi, nedeni ve sonucu zannetmeye bilinçsizce meyilli olmamızdadır. reflekslerimiz ve gururumuz, teşkil ettiğimiz et ve bilinç parçasını bir gezegene dönüştürür. eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik; eğer kıyaslamak, yaşamak'tan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. ama yaşamak, kendi boyutlarına karşı körleşmektir... (sf.10)
- bizi çevreleyen şeylere, onlara isim verdiğimiz -ve ötelerine geçtiğimiz- ölçüde tahammül ederiz. (sf.11)
- aşırı hassas yalnızlıklarımız, ötekiler için ne cehennemdir! ama hep onlar için, bazen de kendimiz için icat ederiz görünümlerimizi... (sf.13)
- farklı özüne itaat gösteren ruh, kaçındığı şeyler tarafından her adımda tehdit edilir. (sf.13)
- gözyaşlarımız tabiatı heba eder, kendinden geçişler de tanrı'yı... (sf.17)