Bütün hakikatler bize karşıdır. Ama yaşamaya devam ederiz, çünkü onları oldukları gibi kabulleniriz, çünkü onlardan sonuç çıkarmayı reddederiz
Dünya yalnızlığımızı bozmuştur; ötekilerin üzerimizde bıraktığı izler silinmez bir hale gelir.
Sıkıntı bize, zamanın aşımı değil de yıkımı olan bir ebediyeti ifşa eder.
Evreni adaletsizlik yönetir. Orada inşa edilen her şey, pis bir kırılganlığın izini taşır; sanki madde, yokluğun bağrındaki bir skandalın meyvası gibi...Her varlık bir başka varlığın can çekişmesiyle beslenir; anlar, zamanın kansızlığı üzerine vampir gibi üşüşürler- dünya, gözyaşlarının biriktiği bir yerdir...
'Yürek' : Bütün azapların kökeni... Nesneye imreniyorum... maddenin ve donukluğun lütfuna...
Özgürlük, özü şeytani olan etik bir ilkedir.
Gündüzleyin güneş marifetiyle bir balmumu gibi eriyorum ve geceleyin katılaşıyorum; beni paramparça eden ve beni kendime iade eden art ardalık; cansızlık ve miskinlik içindeki başkalaşım...
Hüzün ilk günahın şiiridir...
Birisinin idealden, gelecekten, felsefeden içten bir şekilde söz ettiğini, emin bir ses tonuyla "biz" dediğini, "diğerleri"ni andığını duymam;kendini onların tercümanı olarak gördüğüne şahit olmam onu kendime düşman görmem için yeterlidir.
Fiiliyatımızın kaynağı, kendimizi zamanın merkezi, nedeni ve sonucu zannetmeye bilinçsizce meyilli olmamızdadır. Reflekslerimiz ve gururumuz, teşkil ettiğimiz et ve bilinç parçasını bir gezegene dönüştürür. Eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik; eğer kıyaslamak, yaşamak'tan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak, kendi boyutlarına karşı körleşmektir. ..
Muhyiddin İbn Arabi (Ebû Bekir Muhammed b. Ali)
Harlan Coben
Jack Canfield
Thomas More
Cecelia Ahern
Elizabeth Noble
Berna Moran
Aliya İzzetbegoviç
Oğuz Atay
O. Henry (William Sydney Porter)