Zamanın hükümsüzlüğü görüşü azizler ve şairler doğurmuştur; bir de, aforaza tutkun bazı kimsesizlerin ümitsizliklerini...
"Eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik; eğer kıyaslamak, yaşamaktan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak kendi boyutlarına karşı körleşmektir..."
Yeryüzünü ve gökyüzünü sevmek istedim, marifetlerini ve coşkularını ve bana ölümü hatırlatmayan hiçbir şey bulamadım: Çiçekler, yıldızlar, çehreler...Solmanın simgeleri, bütün muhtemel mezarların potansiyel kapaktaşları..!
Bir kitabın üzerimizde yarattığı etki, ancak içindeki entrikayı taklit etme, kahraman öldürüyorsa öldürme, kıskanıyorsa kıskanma, acı çektiğinde veya öldüğünde hasta veya ölüm döşeğinde olma isteğini duyuyorsak gerçektir...
Ateşli bir ruhta, kılık değiştirmiş bir avcı hayvan bulunur...
Yaşamak şu anlama gelir: inanmak ve ümit etmek - yalan söylemek ve kendine yalan söylemek...
Bazen bir şey içinde kendimizi unutmayı başarırız; ama dünya içinde kendimizi nasıl unutabiliriz..?
Vaaz verme çılgınlığı içimizde öylesine yer etmiştir ki, korunma içgüdüsünün bilmediği derinliklerden doğar. Her insan, kendinin bir şey önereceği ani bekler: Ne önerdiği önemli değildir. Bir sesi vardır ya, o yeter. Ne sağır ne dilsiz olmanın bedelini pahalıya öderiz...
Can sıkıntısı, hiçbir inanç adına yaşamayıp, hiçbir inanç adına ölmeyenlerin çektikleri azabın adıdır...
Bir gün bir adam onu zengince döşenmiş bir eve soktu ve şöyle dedi: 'sakın yerlere tükürme!' canı tükürmek isteyen Diogenes, adamın suratına tükürdü ve ona, bulduğu tek pis yerin orası olduğunu haykırdı...
İbrahim Tenekeci
Umut Sarıkaya
Jerome David Salinger
Neil Gaiman
Susan Elizabeth Phillips
Michel de Montaigne
Aziz Nesin
Mihail Afansyeviç Bulgakov
Jojo Moyes
Alexandre Dumas