Genç olup da güzel olmayan bir kadın, bizi hala kendisine çekebilir. Bununla birlikte, gençlikten yoksun bir güzelliğin üzerimizde hiçbir etkisi yoktur. Açık ki, bizi buraya yönlendiren farkında olmadığımız amaç, genel olarak üremenin olabilirliğidir. Bu yüzden her insan tek, karşı cins için çekiciliğini, dölleme yahut gebe kalma için en uygun dönemden uzaklaştığı nispette kaybeder.
İkinci değer sağlıktır: Ağır bir hastalı, geçici bir zaman için bizi irkiltebilir, fakat müzmin bir hastalık, beden ya da akıl zayıflığı bizi uzaklaştıran bir etkendir, çünkü bunlar soya çekim yoluyla çocuğa geçebilecektir.
Üçüncü değer kemiklerin yapısıdır ki beden yapısı türün ayırt edici biçiminin temelidir. Yaşlılık ve hastalıktan sonra hiçbir şey bizi bozuk bir beden yapısı kadar tiksindiremez hatta en güzel çehre bile bu kusuru telafi edemez, aslında onun yanında, en çirkin çehre eğer iyi gelişmiş bir beden yapısına sahipse son derece beğeniyle tercih edilebilir. Ayrıca kemik yapısının her türlü kusurlu gelişimine karşı oldukça hassas bir yapıya sahibiz. Örneklersek, gelişmemiş, kısa bodur bir beden yapısı ve benzeri ya da sonradan geçirilmiş bir kaza sonucu olmayan bir topallık hemen dikkatimizi çeker. Buna karşılık belirgin bir biçimde güzel bir beden her kusuru telafi eder: Bizi kendimizden geçirir.
Dördüncü değer belli bir oranda tombulluktur, bir başka deyişle bitkisel işlevin, esnekliğin fazlalığı da seçimimizde önemli bir yer tutar. Nitekim, bu özellik enine bol besin sağlanabileceğinin bir işaretidir. Bu yüzden aşırı sıskalık, çarpıcı biçimde bizi uzaklaştırır. Tam gelişmiş bir kadın göğsü, erkekler üzerinde fevkalade bir tesir icra eder; üremenin dişil işlevleriyle doğrudan bir ilişki içerisinde bulunduğundan yeni doğan çocuğun zengin biçimde beslenebileceğinin habercisidir. Beri taraftan, çok şişman kadınlar da tiksintimizi uyandırır ki bunun sebebi, rahmin dumura uğramış olduğuna ve kısırlığa işaret etmesidir. Bu, kafayla yani mantığımızla değil, tamamen içgüdüyle bilinir.
Seçimimizi etkileyen son değer güzel bir yüzdür. Burada da kemik parçaları, diğer her şeyden önce dikkate alınır. O kadar ki, neredeyse her şey güzel bir buruna bağlıdır; kısa basık bir burun her şeyi bozar. Burnun hafifçe yukarı yahut aşarı eğikliği çoğu kez bir genç kızın hayat boyu mutluluğunu belirler ve bu da sebepsiz değildir, çünkü tehlikede olan türün tipidir.
Diğer taraftan seçimlerinde farkında olmaksızın kadınları etkileyen nitelikler, doğal olarak bu kadar kesin bir şekilde belirlenemez. Bununla beraber kadınların terci ettikleri yaşın otuz ile otuz beş olduğunu söyleyebiliriz. Bu yaşlardaki erkeği, aslında insan güzelliğinin en yüksek formu ola delikanlılara tercih ederler. Bunun nedeni kadınların zevkin değil, bu belirli çağda üreme gücünün zirve noktasını görüp tanıyan içgüdünün yönlendirmesidir. Genellikle kadınlar güzelliğe, özellikle yüz güzelliğine pak fazla dikkat etmezler; çocuğa güzelliğini verme işini sadece kendi üzerlerine almış gibidirler. Onları en başta baştan çıkra bir erkeğin gücü ve onunla atbaşı giden cesaretidir, çünkü bunların her ikisi de güçlü çocukların dünyaya gelmesinin ve aynı zamanda onlar için güçlü bir koruyucunun habercisidir. Bir erkekteki her fiziksel kusuru tipin ayırt edici özelliklerinde herhangi bir sapmayı bir kadın, çocuk söz konusu olduğunda, eğer kendisi bu bakımlardan kusursuz ise ya da zıt yönde bunları gölgeleyebilecek kadar mükemmel ise, ortadan kaldırabilir. Bunun tek bir istisnası özel olarak erkeklere özgü dolayısıyla bir annenin çocuğuna kesinlikle veremeyeceği niteliklerdir. Bunlar erkeklere özgü kemik yapısı, omuz genişliği dar kalçalar, düzgün bacaklar, kas gücü, cesaret, sakal ve benzeri şeyleri içerir. İşte bu yüzden, bir kadın çoğu kez rastladığımız gibi çirkin bir erkeği sevebilir, oysaki kusurlarını kendisi gideremeyeceği veya telafi edemeyeceği için erkeksi olmayan bir erkeği asla sevmez. Cinsel sevginin temelini oluşturan değerlerin ikinci kümesi manevi niteliklere dayananlardır Burada, bir kadının evrensel olarak bir erkeğin ruhunun yahut kişiliğinin sahip olduğu karakteristik özeliklerle etkilendiğini görürüz. Bunların her ikisi de babadan genlerle aktarılabilir. Kadınlar irade sağlamlığı, kararlılık, cesaret ve belki de dürüstlük ve iyi kalplilikten büyülenirler. Buna karşılık zihni-fikri niteliklerin kadınlar üzerinde doğrudan yahut içgüdüsel bir gücü yoktur, bunun çok basit bir sebebi vardır; bunların babada devralınana nitelikler olmaması. Erkekteki zeka eksikliğinin kadınlara bir zararı dokunmaz; doğrusu fevkalede bir zihni üstünlük , hatta deha, anormallik olarak kadınlar üzerinde olumsuz bir etki bile doğurabilir. Bu sebepten ötürüdür ki, kadınların sık sık budala, çirkin ve kaba saba bir erkeği iyi eğitilmiş, zihni nitelikleri yüksek, nazik bir erkeğe terci ettiklerini görürüz.
Diğer taraftan seçimlerinde farkında olmaksızın kadınları etkileyen nitelikler, doğal olarak bu kadar kesin bir şekilde belirlenemez. Bununla beraber kadınların terci ettikleri yaşın otuz ile otuz beş olduğunu söyleyebiliriz. Bu yaşlardaki erkeği, aslında insan güzelliğinin en yüksek formu ola delikanlılara tercih ederler. Bunun nedeni kadınların zevkin değil, bu belirli çağda üreme gücünün zirve noktasını görüp tanıyan içgüdünün yönlendirmesidir. Genellikle kadınlar güzelliğe, özellikle yüz güzelliğine pak fazla dikkat etmezler; çocuğa güzelliğini verme işini sadece kendi üzerlerine almış gibidirler. Onları en başta baştan çıkra bir erkeğin gücü ve onunla atbaşı giden cesaretidir, çünkü bunların her ikisi de güçlü çocukların dünyaya gelmesinin ve aynı zamanda onlar için güçlü bir koruyucunun habercisidir. Bir erkekteki her fiziksel kusuru tipin ayırt edici özelliklerinde herhangi bir sapmayı bir kadın, çocuk söz konusu olduğunda, eğer kendisi bu bakımlardan kusursuz ise ya da zıt yönde bunları gölgeleyebilecek kadar mükemmel ise, ortadan kaldırabilir. Bunun tek bir istisnası özel olarak erkeklere özgü dolayısıyla bir annenin çocuğuna kesinlikle veremeyeceği niteliklerdir. Bunlar erkeklere özgü kemik yapısı, omuz genişliği dar kalçalar, düzgün bacaklar, kas gücü, cesaret, sakal ve benzeri şeyleri içerir. İşte bu yüzden, bir kadın çoğu kez rastladığımız gibi çirkin bir erkeği sevebilir, oysaki kusurlarını kendisi gideremeyeceği veya telafi edemeyeceği için erkeksi olmayan bir erkeği asla sevmez. Cinsel sevginin temelini oluşturan değerlerin ikinci kümesi manevi niteliklere dayananlardır Burada, bir kadının evrensel olarak bir erkeğin ruhunun yahut kişiliğinin sahip olduğu karakteristik özelliklerle etkilendiğini görürüz. Bunların her ikisi de babadan genlerle aktarılabilir. Kadınlar irade sağlamlığı, kararlılık, cesaret ve belki de dürüstlük ve iyi kalplilikten büyülenirler. Buna karşılık zihni-fikri niteliklerin kadınlar üzerinde doğrudan yahut içgüdüsel bir gücü yoktur, bunun çok basit bir sebebi vardır; bunların babada devralınan nitelikler olmaması. Erkekteki zeka eksikliğinin kadınlara bir zararı dokunmaz; doğrusu fevkalade bir zihni üstünlük , hatta deha, anormallik olarak kadınlar üzerinde olumsuz bir etki bile doğurabilir. Bu sebepten ötürüdür ki, kadınların sık sık budala, çirkin ve kaba saba bir erkeği iyi eğitilmiş, zihni nitelikleri yüksek, nazik bir erkeğe terci ettiklerini görürüz.
Böylece, erkekliği baskın bir erkek, kadınlıkça en güçlü olan kadını arzu eder ve tersi de yine bundan dolayıdır. Herkes kendi cinsiyet derecesine tam karşılık gelen her kimse, onu arar.
Diğer yandan, tek başına değerlendirildiğinde yalın cinsel içgüdü iğrenç ve adi bir şeydir: Bireyselleşmediği için önüne çıkan herkese yönelmiştir.
Who ever lov?d, that lov?d not at first sight.
Osho
Andre Gide
Doğan Cüceloğlu
Emrah Serbes
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır
Buket Uzuner
Andrey Platonov
Jose Rodrigues Dos Santos
Metin Eloğlu
Sinan Akyüz