- ? "Ya Rabbi! Sevgilinin maksadı ne; bir bilsem!" dedim. Kaçacağım yolu bağlamış; gönlümü de, kararımı da almış gitmiş! ? Ya Rabbi! O, beni nereye kadar çekecek; bir bilseydim! Yularımı tutmuş, her tarafa çekip durmada; niçin, ne maksatla çekip duruyor? ? "Ya Rabbi! O, benim varım yoğum; o, benim merhametli padişahım! Neden merhametsiz, taş yürekli olmada; bir bilseydim!" dedim. ? Ya Rabbi! Şu tüten dumanım, şu; "Ya Rabbi!" diye feryad edişlerim, sızlanışlarım sevgilinin kulağına erişebilecek mi, sevgilim bunları duyacak mı; bunları bir bilseydim!.. ? Ya Rabbi! Bir bilseydim; sonunda beni nereye çekecek! Ya Rabbi; bu bekleyiş gecesi ne kadar uzadı! ? Her an, susarken de, söylerken de gözümde Sen'in aşkın, Sen'in hayalin var; benim rızkım da Sen'sin, zamanım da Sen'sin!.. ? Bazan, ona "av" derim, bazan "bahar" derim; bazan, ona "şarap" adını takarım, bazan da ona "mahmurluğum" derim! ? Balçıktan yapılmış beden evi nerede, can evi, gönül evi nerede? Ya Rabbi! Ben, buradan bıktım; asıl şehrimi, vatanımı arzu ediyorum! ? Ey gönül; galiba sen, işin farkında değilsin! Sen, asıl kendi şehrinden sürülmüşsün; sen, burada gurbettesin! "Ey Allah'ım! Benim insanlarım nerede; soyum sopum nerede?" diye feryatlar içinde, şu kirli dünyada kalmışım!.. ? Ya Rabbi; şehrime geri dönseydim de, padişahımın merhametini, o şehirdeki dostum, sevgilim olan canların hepsini de görseydim! ? Kara yüzlü dünya gecesi, benim gündüzüme eş olamaz; benim ilkbaharımın ardından taş yürekli sonbahar gelmez! ? Ey gerçek duygulara, hakikatlere perde olan dudaklarım! Hiç susmuyorsunuz; boş yere konuşup duruyorsunuz! Bu manasız davul ne zamana kadar çalınacak? Ah, işte perde yırtıldı gitti!
- Bizden beziyorsun, sıkılıyorsun, etme bu işi; kızıyorsun, yüz çeviriyorsun bizden, çevirme. Kendi kârını düşünüyorsun, kendi faydanın kaydına düşmüşsün, bizim de ziyanımızı istiyorsun; hiç kimsecik kâr etmedi bundan, ziyan ediyorsun sen de,etme bunu. Bundan böyle ziyanımızı istememeye râzı oldun, fakat etme; kimin; kimlerin râzı olması için bu işe katlanıyorsun? Şarap yerine gam sirkesi veriyorsun, verme. Ne diye derede kan ırmağı akıtmadasın? Akıtma. Yüzümden zevk, neşe sevincini götürüyorsun, etme. Başkalarına yüzümü hedef tutuyorsun, tutma. Hem mazlum öldürmedesin, hem acınmada; yol vuran da sensin, feryad eden de sen,etme. Elim, ayağım, hiç bir işe yaramıyor, çünkü sevgilinin sarhoşuyum; bırak sarhoşu yıkılıncaya dek, ne diye çekip duruyorsun? Çekme. Diyorsun ki: Gel, sana sabrı çoban edeyim; kuzuya ne diye kurdu çoban edersin?Etme. Gündüzün zahitsin, geceleyin zahitleri öldürürsün; bu gece uzlaşma, barış gecesi, fakat gene de o işi yapıyorsun, yapma. A güzelim, dostlar, kıskançlıktan birbirlerine düşmen kesildi; bu dostu ne diye öbürüne düşman edersin? Etme. Şarap içme diyorsun, şarap vermiyeceksen ne diye mahmuru, dudakları kupkurubırakırsın? Yapma bunu. Dümdüz, ok gibi yürü, havamızda uç diyorsun; pek âlâ fakat doğru oku ne diyetutar da bükersin, yay haline getirirsin? Etme bu işi. Sus diyorsun, fakat beni susturmayan da gene sensin; her kılımı, aşkınla birdil haline getirirsin, getirme.
- Efendilik hırsıyla neden dostluktan mahrumsunuz? Korukların hepsi de üzüm oldu; yoksa siz kör müsünüz, sağır mısınız? Rumi - Divan-ı Kebir III. cilt s. 176 #BARIŞHEMENŞİMDİ
- Sözden ve zulmetmekten, altmış fersahlık yere kaç; söz ve korkularının tuzağı yüzünden bu aşağılık haldesin sen. Ama farkında bile değilsin. Rumi - Divan-ı Kebir V. cilt s. 184 #BARIŞHEMENŞİMDİ
- Sevgilim, belki vefa ve merhametin coşar da, kapıyı açarsın; "Orada, ne bekliyorsun kalk, içeri gir!" diye seslenirsin ümidiyle ben senin kapında oturmuş bekliyorum.
- Biz mest olmuşuz; başımız dönmede, başkalarının yaptıkları işlerle bizim ilgimiz yok. Dünya alt üst olsa, yakılsa, yıkılsa umurumuzda değil. Yeter ki senin aşkını kaybetmeyelim. Yeter ki senin aşkın ebedî olsun!
- Eğer siz bedenseniz, şurdaki ruhudur evrenin. Eğer siz ruhsanız, şurdaki ruhtur bütün ruhların içinde duran. Nereye giderseniz, ne iseniz, sesi dinleyin soran, Bu gece kim kurban edilecektir? Hoplayıp zıplayın ve gönüllenin. Kabullenin size verilen kadehi her saniye için. Eğer canınız sıkıldıysa, küçümsüyorsanız, kırda bir yürüyüştür aşk. Eğer bir yerde karaya vurduysanız, bir Arap atıdır size aşk. Okyanus balıklarına doyurur kendisini. Eğer okyanusta bir balıksanız, yerin büyüttüğü ekmeği neden dert edersiniz? Acı ve derdin bu kavanozları bedenlerimiz dediklerimiz, taş atın onlara, onları kırın. Benim kafesim bu özlemdir Şems için. Benim en kötü düşmanım olun. Onu paramparça edin.
- Sabah rüzgârı taptaze kokusunu yayar. Onu içimize çekmek için kalkmalıyız yataktan, o rüzgârı bizi yaşatan. Nefes al, o yok olmadan.
- Hayatını tehlikeye atarsın arzuları beslemek için, fakat ruhuna yalnız bodur seralar verirsin otlamak için, onları da istemeye istemeye. On tane ödünç alırsın ve ondördünü geri verirsin. Kararlarının bir çoğu izlenebilir geriye mutfağa ve sekse. Bir kömürlükten bir sonrakine gider kömür kovası. Altı arkadaşın kaldırırlar senin yakışıklılığını ve taşırlar onu mezarlığa. Değişir giderken yemek masadan tuvalete, Yaşarsın ölümlerin ortasında düşünerek doğrudur bu yeterince. Kapat bu gözleri ötekini açmaya. İzin ver orta nokta aydınlatsın görüşünü.
- Sakın! ?Hakk yolunda gidenler artık yoktur? deme ! Kendilerini gizleyen göstermeyen İsa huylular günümüzde artık mevcut değil deme. Sen sırlara mahrem değilsin de ondan dolayı başkalarını da yok sanıyorsun. ?Merak etme mânâ kapısını çalarsan sana açarlar? ?İstek en büyük kılavuzdur? İster yavaş gitsin ister acele koşsun arayan elbette aradığını bulur.