- "...İnsan yüreğinin, bütün sevdiklerini içine alabilmesi için çok büyük olması gerektiğini bilmelisin."
- "Daha çok anlat." dedim. "Hoşuna gidiyor mu?" "Çok. Elimden gelse, seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum." "Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?" "Gider gibi yaparız."
- "Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş tutturmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."
- "En acısı da, balonumun başına gelenler. Ne güzel olacaktı. Luis'e sor istersen."
"Eminim. Çok çok güzel olacaktı. Ama sen merak etme. Yarın Dindinha'lara gideceğiz ve ipek kâğıdı alacağız. Dünyanın en güzel balonunu yapmana yardım edeceğim. O kadar güzel olacak ki yıldızlar bile kıskanacak."
"Boşuna zahmet etme, Godoia. En güzeli ilk yapılan balondur. İlki başarılı olmazsa bir daha yapamaz insan ya da yapmak istemez." - Biliyor musun bir armağan almayı o kadar isterdim ki. Bir tek armağan. Ama yeni olsun. Benim olsun yalnızca... (Noelde)
Kötüsün küçük İsa! Ben ki bu kez benim için Tanrı olarak Doğacağına inanıyordum, bana bunu yaptın demek! Neden beni de öbür çocukları sevdiğin gibi sevmiyorsun! Uslu durdum. Kavga etmedim, derslerime çalıştım, sövmedim, ?kıç' bile demedim. Neden bunu bana yaptın, küçük İsa? - Biliyor musunuz, baba; beni dövmek istediğiniz de bir daha hiç karşı gelmeyeceğim size... Beni istediğiniz kadar dövebilirsiniz...
Anne benim doğmamam gerekirdi. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek... Ve bir gün büsbütün ölecek (babası)...
Acı insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi. - Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum.Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu.Acı,insanın birlikte ölmesi gereken şeydi.Kollarda,başta en ufak güç bırakmayan,yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.
- Tanrım! Hiç bu kadar sevgiye susamış küçük bir yürek görmedim...
- Gerçek olan, acımasız bir biçimde nedenini bilmeden dayak yiyen küçücük bir hayvan olarak iç yaramı bir türlü geçirmeyi başaramadığımdı.
- ... her şeyden uzaklaştığımızda ve yol yemyeşil, nefis bir çayıra dönüştüğünde arabayı durdurdu, bana baktı ve yeryüzünün geri kalan bölümündeki bütün eksikliklerin yerini dolduran bir iyilikle gülümsedi...