- AYRILIK NE BILIYOR MUSUN? NE ARAYA YOLLARIN GIRMESI, NE KAPANAN KAPILAR, NE YILDIZ KAYMASI GECEDE, NE GÜZ, NE CEPLERDE TREN TARIFESI, NE DE TURNA KATARI GÖKTE... İNSANIN IÇINI DÖKMEKTEN VAZGEÇMESI AYRILIK..
- Güzellik insanların gelecek düşlerinden çoktan çıkmıştı. Kimsenin ortak türküsü yoktu ve kimse türküsünü bir başına söyleyemiyordu. Bir yere gitmeden, gelecek birisini bekliyordu herkes. Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar. İncelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti. Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu. Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara ne aşk, ne özgürlük ne de barış anlatılabilrdi.
- Dünya kan uykularda. Böyle bir yalnızlıkta seni düşünmek kadar büyük özgürlük yok. Kalabalık, yağmalıyor insanı. Senden uzak aldığım her soluk, ihanete dönüşüyor. Sadece sevmek değil bu. Bütün bir dünyasın.
- ''Geride kalmanın cezasıyım''- diyor-
Biliyor musun, hoyratlık değil de
İncelik yakıyor canımı..'' - Kimse kendinden bir yere gitmiyor
Yaşıyoruz sessizce yaramızı severek. - Uzun cümlelerle konuşuyor kalabalık,
bir sözcüğe sığdırdığın dünyayı seviyorum. - "..günlerdir yoksun. Öfkeni bile özledim. Nasıl bir uzaklıktan geleceksin bilemiyorum. Ayrılıktan medet umar oldum. Kaşlarının işaret ettiği yerde duracağım. Kararan gümüşler gibi duracağım."
- Ah, yetişkinliğin her şeyi küçümseyen bilgiçliği... Şaşırma yetisini yitirenin yaşama sevinci olur mu? s.13
- Eger yazıyorsak, bir sanat yapıtını biçimleyip duruyorsak, gidip kalabalıkla yıkanırız, gelir kalabalıktan yıkanırız. s.67
- Durduğu yerde değersiz bir bütün olarak kalmaktansa parçalana parçalana gitmenin büyük doğruluğuna inandırmıştı kendini.