- ne kadar zaman geçti bilmiyorum.
damarlarımdan kaç acı dakikası, ruhumdan kaç işkence...
insanın ne kadar acı çekerse çeksin ölememesi, ancak cehennemde mümkündür... - unutuş tam ne zaman gerçekleşti, bilmiyorum.
uykuya daldığımız anı hatırlayamayız ki... - elbette bir acı yaşadım. kanatlarım kırıldı. elbette en kötüsünü gördüm. şurada yaralarını usul usul, yaygara etmeden sarmaya çalışan bir kadınım. s.48
- ev soğuktu. yalnız kalmak istemiyordum. s.37
- Aşk, insanın kendisini aptal gibi hissetmekten hoşlanabilmesidir.
- "Banyodaki aynada yüzüme bakıyorum. Yüzümde ne yılların çizdiği bir ifade, ne bir iz, ne de görmeyi beklediğim yıkıntılar var. Başına işler gelmiş bir kadının yüzü değil bu. Oysa acıyla tanışan insanların yüzünde özel anlamlar oluyor. İnsan bunu arkalarında yanan bir kenti bırakmış kadınların televizyondaki görüntülerinde okuyabiliyor. Tek oğlu gözlerinin önünde işkenceyle öldürülmüş bir köylü, oğlu yaşındaki habercinin gözlerine herkes gibi bakamıyor. Kim bilir, içimizdeki suçluluk yüküyle belki de biz beğeniyoruz onlara bu anlamları: sizin için bir şey yapamadık, hiç olmazsa bakışlarınız önünde eğilelim."
- "Yine de yaşamak zehirli bir şeydi. Her an yeni bir umuda dönüşerek kanımıza karışabiliyordu."
- Yine de yaşamak zehirli bir şeydi. Her an yeni bir umuda dönüşerek kanımıza karışabiliyordu.
- "Yine de yaşamak zehirli bir şeydi. Her an yeni bir umuda dönüşerek kanımıza karışabiliyordu."
- " Bir hızla, yavaslayan bir hızla toparlarsın ne varsa içinde esen fırtınanın savurduklarından.
Bir an sorunudur senin için artık;
kalkıp gitmek, her seye hazır olmak... "