- Uzaktan bakıyorum: bazıları hızlı hızlı okuyor kitapları, sonuna varmak için. Son sürat yaşıyorlar aşkı da. Yaşıyor ve tüketiyorlar. Sevgililerinden ayrılınca bir fast-food restoranından çıkmış gibi hissediyorlardır herhalde; yok ama tatmin olmamış.
- İnsanın yeryüzündeki macerası, ne kadar yalnız olduğunu keşfetmesiyle başlamıştı belki de.
- Çünkü eskimenin getirdiği güzel şeyler de var; biz onlara ''yaşanmışlıklar'' diyoruz.
- Eskimek güzel şey aslında. Bizi kusursuz taş bebekler ya da gıcır gıcır vitrin mankenleri olmaktan kurtarıp insana dönüştürüyor.
- Zaten bavullar sabırlı eşyalardır: sıranın kendilerine er geç geleceğini iyi bilir ve beklerler.
- Gerçi bakımsız ve hüzünlü bir odaydı, ama odaydı sonuçta; içine girip kapısını kapatınca kendinizle kalabiliyordunuz.
- Pascal haklıdır belki de; büyün belalar odamızın dışına çıktığımız için gelip bizi bulmaktadır
- Zaten sevgiliyi taşımak, din taşımaya benziyor bazen; ikisi de bize cennetin kapılarını vaat ediyor.
- Burun kıvırdığımız pop şarkılarında tekrarlana tekrarlana içi boşalmış, saçma sapan bir şey haline gelmişti; sevgi.
- Hayat sevgisinin yoksunluğu o kadar büyük bir şey ki, insan onu ilk bakışta göremiyor. Gözlerimiz o karanlığa alışacak önce. Sonra el yordamıyla ilerleyip içimizdeki o küçük ışığı, sönmemekte direnen mum bulacağız.