- Şimdi, uzaklarda kalmış bir hayalin yankısıdır, yansısıdır, yanılsamasıdır diye, aldatıcı saydığın mutluluk da bambaşka bir anlam kazanacak: Kendi kendine uyumlu olma olanağı saymıştın onu ? olamaymca da, olsa olsa, dinelme, dinlenme, dinginlik...
- Bunca yıl yaşadın; zaman oldu, anlamlı yaşadığını bile sandın; ama, anlayamadın yaşamının anlamını ? sana kendi anlamıyla gelmedi yaşamın.
- Hayalin gerçekte en çok çekemediği, durağanlık değil,değişkenliktir: kalıcı olan hayallerdir; gerçekler ise, değişken... Hayal, gerçeği hep istediği biçimde kurar; ama gerçek, hep kendi biçiminde oluşur. İşin kötüsü, hayal, kafasına dank etmiş, geçmiş gerçekleri bile, yoğurur, biçimler, kendi istediği biçime sokar? hayalin elinde, en 'gerçek' gerçekler bile gerçekliklerini yitirirler: Yani, hayaller için, gerçeklere uyma yolu tümüyle kapalıdır. Hayal gerçeğe ulaşamaz ? ulaşabilse bile, onu gerçek olmaktan çıkarır, hayal kılar.
- Yaşam, belki, kavranınca uzak; anlaşılınca, yakındır ya da, tersi...
- Hayır Canım, daha iyi oldu: Beckett'in "daha iyi"si sen de biliyorsun: daha iyi ağrıdı, daha iyi yağdı...
- Özlem, nasıl, "burada", 'daha önce' bilinmişi özlemekse ? yani, şimdi "burada" olmayanı görmekse; belki, özleyen, özleneni, çok daha 'önce' de görmüştür ? belki, onu, bilmeden önce bile, özlemiştir ? o, "gelmeyeceğini bildiğini"...
- Özlem, güzel acıdır: Özlem, acılı güzelliktir: Özlem, güzelliğin acılılığıdır. Kişinin güzelliği ancak bir acı bedeli ödeyerek elde edilebileceği, eski bir düşüncedir ? bu genel düşünce, özlem açısından, bir zamanlar elde edilmiş; şimdi, anı olarak kalmış güzelliğin, kişiye, anı olarak kalmış olmasından dolayı verdiği acıda, farklı türden bir örneğini bulur.
- Özlemin tek bir düşmanı vardır: zaman... Zaman, özlemin hem çekemediği ?yoketmek istediği; en azından yoksaydığı?, hem de, kendisini yokeden; giderek, güçsüz kılan, tüketendir. Özlemi, zaman üretir; ama onu tüketen de odur ? zaman, kendi doğurduğu çocuğu, özlemi, boğazlar... Zaman, özlemin Medusa'sıdır.
- Özlem geçmişi silmek ister: özleyen ile özlenen arasındaki ilişki dışındaki bütün ilişkilerin olmamış olmasını ?olmasının olmamasını? ister: özlemin içeriğini oluşturan anlam dışında ?başka? hiçbirşeyin varolmuş olmamasını... Özlem, yalnızca kendisi varolsun ister ? özlem yalnızca kendisini ister... Özlem, yalnız, kendisi...
- Özlem, en çok yöneldiği olduğu halde, yarını siler;çünkü en çok önem verdiği, dündür ? oysa, özlem, hep, şimdidedir: İşte, karışıp durur özlemin zaman bağlamı: Geçmişten çektiği, hep dopdolu bir güzelliktir; ama, bu, onu şimdiye getirdiğinde, bir boşluk içinde yitip gider ?gelecekle ilgili tasarımında ise, ikisi birarada durur: olanaklı bir doluluk ile olanaklı bir boşluk ? dopdolu bir varlık ile bomboş bir yokluk... Özlem budur işte: bomboş bir varlık ve dopdolu bir yokluk... Özlem: boş, var; dolu, yok... Özlem ? var-yok...