- Ayrılış ilişkinin kayıp çocuğudur; özlem de sevginin iliz kardeşi...
- 'Sahici ben' diye birşey yoktur ?olsaydı bile b e n onu bilemezdim; görsey d i m bile, tanıyamazdım.
- İlişkide anlamı belirleyen ve yer tutan, 'reel' zaman aralıkları ve uzam bölümleri değildir : her ilişkinin kendi bir 'iç' zamanı ve uzamı vardır; onların içinde oluşur? bu yüzden hiçbir ilişki , bir başka ilişkiden 'önce' ya da 'sonra' değildir; her biri, ötekilerle hem 'içiçe'dir, hem de onlardan 'apayrı'.
- Kıskançlık tamamiyle narsisistik bir duygudur ?kıskanılan kişi ile hiçbir bağlantısı yoktur ? k i ş i değildir; ilişkide, karşıda duran 'nesne'dir, kıskanılan.
- ? Belki hiçbir şey bir şeye yaramıyor, kişi bazı şeyleri yitirdikten sonra.
- Güçlüdür,kendine yeterlidir?ama seni bilmiş,seçmiş ve arzulamıştır ya işte:sana bağlı kalmayı istemiştir?senin kendini yok etmeye yönelik eğilimlerin bu yüzden kaygılandırır onu:kendisi değildir aslında,?sonra ben ne yaparım??diye sorarken düşündüğü?sensindir.
- yaşamının anlamı senin ile birlikte varolmak istiyor? sen de onu korumak zorundasın. ?koru onu.
- özlem, özlediğinle ilgili her şeyi unutsan da özlediğini unutamamandır: özlediği'ni, ve, özlediğini - özlemekte olduğunu...
- O anıyı da aslında epey sonra anımsarsın ? pek de inanamadan: 'olguları saptamağa', 'işin aslını bulmağa', 'uygun gerçekliğe ulaşmağa' çalışırsın (hatta, sonradan, gidip, oralarda gezinip, 'gerçekler'i 'yerli-yerine' oturtmağa çalışırsın), her zamanki budala tavrınla: Hayal mı kuruyorum?, dersin. ? Oysa, işte o tek, biricik, gerçek anındır; senin ?kendini de? yeniden kurmanı gerektiren; ancak senin kurmanla 'olgu', 'asıl' ve 'gerçek' olabilecek... Gerçek olması, senin kurmanı gerektiren ? ? en baştan; yeniden? yepyeni olmanı gerektiren...
- Bütün benliğinle yöneldiğindi çünkü o: kendini tam olarak içine koymak istediğin tamlık ? bütünlük; parçalarını bağlayacak bağlam... Hiç umamadığın anlamlılık ? yaşamının tam anlamı işte... Ne çok dağıldın oysa, o günden ?öncesinden de? bu yana, ne çok koptun ve parçalandın.