Olgunluğun muştucusudur ölüm:
o gelince, olgunlaşma sona erer
- olgunluk gerçekleşir.
Orada mısın-
serin ve sessiz kollarında
denizin:
özgür dünyada?
Buğu, aslında, heryerdedir
göremeyen, sensindir...
Dokunamadığın noktalardan gelir yaşamının anlamı.
İnsan gerçeği, yapılmışsa, gerçektir.
İnsan gerçeği, yapılmış gerçekliktir.
Birşey, gerçeklik olarak yapılıyorsa, o, insan gerçeğidir.
İnsan, kendi gerçekliğini kendisi yapan gerçektir.
Kendi olarak, sana gelen
sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
kendi olmasını, senin ile olmaya bağlayan
O, işte...
En iç, en içten, en içteki sesine bile aykırı düşebilir mi kişi?
Düşer...
Yaşamın ne denli yük olduğunu biliyorsun; bileceksin
-bu yükü omuzlarından atmadığına, atamadığına,
ya da atmak istemediğine, isteyemediğine göre de,
onu taşımalısın, taşımak zorundasın, taşıyacaksın-
ki, zaten, işte, taşıyorsun...
Yaşamında iki temel değer bulacaksın:
sevgi ve dostluk. Bazen, bunlardan biri
ötekinden daha değerli gelecek sana;
zaman olacak, öteki öbüründen; kimi zaman da
ikisinden hangisini daha değerli sayman gerektiği
belirsiz hale gelecek; ama, kimi zaman da,
ikisi birden, eşit bir değersizlik düzeyine inecekler,
gözünde.
Ama, bu sevgin ile şu dostluğun o hale düştüler diye,
yaşamın temel değerlerinin kendilerini
yadsımayacaksın: o zamanlarda, içindeki buruk acıyla,
onlara olan saygını koruyacaksın - ki, bu da,
işte, üçüncü temel değerin
olacak.
Sana aldırmaz; öyle hemen de çıkıp gelmez sana, sen onu ne denli bekliyor olsan da.
Beyazıt Akman
Serdar Özkan
Tarryn Fisher
Jiddu Krishnamurti
Woody Allen
Bilge Karasu
Maeve Binchy
Carlo Collodi
Katharine Burdekin
Cezmi Ersöz