- Daha önce gazetemizde yayımlanan MHP dosyasının Ecevit tarafından gazetemize verildiğini yeniden iddia eden Türkeş, "Ecevit daha önce de iki defa Başbakanlık yapmıştır. Neden o tarihlerde bu düzmece raporu ele almayıp, komünist bir gazeteye verdiği raporun yayımından sonra bunu diline doladığı da ayrıca merak konusudur" dedi.
MİT tarafından düzenlenen bu tür raporların ihtiyatla karşılanması gerektiğini söyleyen Türkeş, raporu düzenleyenlerin de nihayet insan olduklarını, bunların da bir siyasi eğilimlerinin bulunabileceğini, gerçeklere aykırı şeyler yazabileceklerini söyledi.
Türkeş elinde Ecevit'in karısı için hazırlanmış bu tür raporların bulunduğunu, gerektiğinde bu tür raporları açıklayacağını söyleyerek şöyle devam etti.
"Ecevit bir yabancı ülkenin komünist partisine üye olduğunu, uluslararası komünist tedhiş örgütlerinin yöneticileriyle ve ülkemizdeki bölücü hareketin liderleriyle toplantı yaptığını, kendisine Kleptomani teşhisi konduğunu açıklama cesaretini kendisinde bulabilecek midir?"
"Ecevit 12 Mart sonrasında mahkemece suçlu görülüp bilahare idam edilen bir komünist ile bir dizi görüşme yapması ve bu görüşmenin kendisinin de komünist olduğunu ancak Türkiye'nin şartlarında silahla, ihtilalle komünizmi getirmenin yerine CHP kanalıyla komünist bir rejimin rahatça kurulabileceğini her konuştuğu insana söylemesi ve bununla ilgili raporlarda yer alması kendisinin neden MHP'ye düşman olduğunu da ortaya koyuyor." - - Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugün ülkemizin başbakanı.Ama 28 Şubat olmasaydı Recep Tayyip Erdoğan'ın önünün açılması imkansızdı. Ondan da geçtim, Deniz Baykal o anayasa değişikliğine razı olmasa siyasette gene yoktu. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın önünün açılmasını bir derin devlet operasyonu olarak izah edebilir miyiz?
- Ben şöyle bir şey düşünüyorum: Bir kere hem AKP iktidarının varlığının nedeni hem Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığa geliş süreci Genişletilmiş Ortadoğu Projesi ile ilintilidir. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nin ılımlı İslam projesi ile ilintili olduğunu düşünüyorum. Benim temel düşüncem bu. Milletin geri dönüp Deniz Baykal'a şu soruyu sorması lazım: Neden önünü açtın? Bugün en çok o şikayet ediyor çünkü.
- Cumhurbaşkanlığı konusunda Sayın Başbakanla anlaştıkları doğru olabilir mi?
- O konuda bilgim olsa net konuşacağım. Ama ben daha önce şöyle bir şey söylemiştim: Recep Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı yapmak ona karşı kurulmuş bir komplodur. - 28 Şubat yalnızca 28 Şubat değildir. Askeri müdahalelerin tamamı siyasal İslamcıları güçlendirmiştir ve son tahlilde de iktidara taşımıştır.
Askerler bunu bilerek mi yapıyor? Hayır değil. Onların amaçları ile sonuç örtüşmüyor. Çünkü onların amaçlarının yönlendirildiği yer Pentagon ve Beyaz Saray oluyor son tahlilde. 12 Eylül'ün ünlü cümlesi ortadadır. "Bizim çocuklar başardı." Ondan sonraki süreçler de öyle. Ha şunu da söyleyeyim: Bu küreselleşmenin bir sonucu. Türkiye bir batıya entegre olmaya çalışan bir devlet. O nedenle ABD'nin operasyonlarından kendisini kurtaramıyor diyebiliriz. Avrupa-ABD arasındaki çatışmada Türkiye çok önemli bir aktör. O nedenle buradaki senaryoların hepsinde bir pay almak zorunda kalıyor diyerek meseleyi yumuşatabiliriz. Ama bunun doğru olmadığını da hepimiz biliyoruz. - Şöyle söyleyebiliriz: Önce, ülkenin geleceğe yönelik politikaları belirlenir. Sonra, siyasi yapıya buna uygun bir görünüm verilir. Herkesin zannettiği gibi iktidara gelenler politikayı oluşturmazlar. Oluşan politikaya göre iktidarlar yönetime getirilir.
- - Yakın zamanlarda yaptığınız açıklamalarda derin devlet kavramının içinin boşaltıldığını ve bunun yerine akil devlet kavramını kullanacağınızı söylediniz. Buna niye ihtiyaç duydunuz? Neticede derin devlet kavramını da ilk kullanan sizsiniz.
- Benim kesinlikle karşı olduğum, devlete rağmen faaliyet gösteren yeraltı örgütlerine derin devlet adı verildi. Yeni tanımlama o kadar yerleşti ki, benim başlangıçta yaptığım tanımlama unutuldu. Asıl önemlisi derin devletin konumu ters yüz edildi. Ben onu üstün bir akıl, ülkenin en etkili gücü olarak tanımlarken birden bire büyük güçlerin kullandığı, derin devletlerin maşası olan örgütler derin devlet olarak anılmaya başlandı. Bu algılamayı değiştirmenin mümkün olmadığını görüyorum ve derin devlet olarak tanımladığım akla bundan sonra "Akil Devlet" adını veriyorum.
Akil devletin rolü bugün algılanandan tamamen farklıdır, hatta ona karşıdır. Hiçbir faaliyeti meşruiyet dışına taşmaz. Çünkü bir davranışın meşruiyetinin sınırlarını çizen odur. - Süreç şöyle işler: Önce siyasi hedefleri olan ve terör yapan bir örgüt kurulur ya da var olan bir örgüt kontrol altına alınır. İkinci aşamada bununla çatışan, karşıt görüşleri olan bir örgüt oluşturulur. Bunların çatışma sürecinde toplum, yoğun bir enformasyon baskısı altındadır ve istenen görüşler toplumda kemikleşir. Daha sonra sel gider, kum kalır. PKK kalmayacaktır, ama eskiden Kürt diyemezken şimdi Kürt sorunundan söz eder hale geliriz.
- Soğuk Savaş dönemiyle ilgili en sevdiğim hikayelerden biri Birleşik Devletler'e gezmeye gelen bir grup Rus gazeteciyle ilgilidir. Ziyaretlerinin son günü ev sahibi izlenimlerini sorar. "Söylemek zorundayım ki" der cevaplayan, "bütün gazeteleri okuyup gün ve gün bütün televizyonlarınızı izledikten sonra tüm hayati konularda herkesin fikirlerinin aynı olması bizi şaşırttı. Kendi ülkemizde bu sonuca ulaşmak için habercilerimizi çalışma kamplarına gönderdik. Hatta tırnaklarını söktük. Siz burada bunların hiçbirini yapmak zorunda değilsiniz. Sırrınız nedir?"
...
New York Times bu sorunun cevabını geçen yıl 24 Ağustos'taki başyazısında açıkladı: "Eğer şimdi bildiklerimizi daha önceden biliyor olsaydık, Irak işgali genel bir halk protestosuyla engellenirdi." - Vietnam Savaşı sona erdiğinde Encounter dergisinin savaşı izlemiş saygın muhabirlerinden Robert Elegant bir makale yayınladı. "Modern çağda ilk defa" diye yazıyordu, "bir savaşın sonucu savaş meydanında değil, basılan gazetelerin sayfalarında ve televizyon ekranlarında belirlendi."
...
My-Lai katliamının yaşandığı 16 Mart 1968 günü Vietnam'da 649 gazeteci vardı ve hiçbiri katliamı haber yapmamıştı. - Kendini solda gören birçok insan Bush'un Afganistan'a saldırmasını destekledi. CIA'in Usame Bin Ladin'i desteklediği göz ardı ediliyor. Clinton yönetiminin Taliban'a gizlice arka çıktığı, hatta CIA'in onlara üst düzey brifingler verdiği gerçeği Amerika'da neredeyse hiç bilinmiyor. Afganistan'dan geçen petrol boru hattının yapımında Taliban, petrol devi Unical'ın gizli ortağıydı. Clinton hükümetinden bir yetkiliye Taliban'ın kadınlara zulmettiği hatırlatıldığında, "Bu gerçekle yaşayabiliriz" diye cevap vermişti.
- Glasgow Üniversitesi tarafından Filistin'le ilgili haberler üzerine yapılmış öncü bir çalışma var. İngiltere'de televizyon izleyen genç insanlarla görüşmüşler. %90'ından fazlası kanuna aykırı yerleşimcilerin Filistinliler olduğunu düşünüyor. Danny Schecter'in ünlü deyişiyle: "Ne kadar çok televizyon izlersen o kadar az bilirsin."