- Ölüm: ?İyi olan ile güzel olan ayrı şeylerdir. Farklı amaçları olan bu ikisi kişiyi bağlar. Bu ikisinden kim iyiyi tercih ederse o onun için daha iyidir. Güzel olanı seçen amaca ulaşamaz.
İyi ve güzel insana yaklaşırlar. Akıllı insan bunlara bakıp ayrımını yapar. Akıllı kişi iyiyi güzele tercih eder. Budala kişi ise kazanma ve saklama hırsı yüzünden güzeli seçer. - Bu Atman eğitimle kazanılmaz. Akılla ya da çok okumayla kazanılmaz. O, ancak kendisini seçen tarafından kazanılır. Atman kendi doğasını böyle bir kişiye açık eder.
Kötü davranıştan vazgeçmeyen, sakin ve kendi halinde olamayan, aklını huzur içinde tutamayan kimse onu akılla kavrayamaz. - Hasretin adı göçmen bir kuşa verilmiş. Sadakatin adı ise bir serçeye.
- Bencillik en belirgin aptallık örneğidir.
- İşte harcadığımız zaman bizim zamanımız değildir, hayatımızın sadece hemen bitmesini istediğimiz bir parçasıdır.
İşe karşı kinimiz politik fikirlerimizden gelmez. Ücretli işçiler olarak sömürüldüğümüz gerçeğinden gelir. Bizim çıkarlarımız şirketin çıkarlarının tam tersidir.
İş gücümüzden başka satacak bir şeyimiz olmadığı için bir alıcı bulmak zorundayız. Fakat iş gücümüzü sattığımızda bunu kendimizden ayıramayız. Maalesef artık zaman bize ait olmasa da bizim de orada olmamız gerekir. İşteki faaliyetimiz hayatımızın bir ifadesi değil, ondan ayrı bir şeydir. Kendimize ait olan zamanda var olabilmek için, başka birisi için çalışarak zamanımızı harcamak zorundayız. Hem işe ihtiyacımız var, hem de ondan nefret ediyoruz. - ...ve bez mendilime de pismiş gibi tuhaf tuhaf bakmayın bir daha. Asıl pis ve tuhaf olan ağaç katili kâğıt mendiller!
- Bir nimeti, ne hoşuna gittiği için över, ne de hoşlanmadığı için yererdi. Dünya ve dünya işleri için kızmazdı. Fakat, bir hak, çiğnenmek istenildiği zaman, onun öcünü almadıkça, hiçbir şey kızgınlığının önüne geçemezdi.
- Kezalik ,dini siyasetten ayırmış , laik hükümetler vardır : Amerika , fransa, Türkiye Cumhuriyeti gibi
- her bir mektup alıntı olarak eklenebilecek nitelikte.
- "Kulillah sümme zerhum..." (En'am 91)
"İnnemâ emruhû izâ erâde şey'en en yekûle lehu kun fe yekûn" (Yasin 82)