- Çağımız, yaşayamadan ölenlerin çağı. Paradoksal bir biçimde: Tıp gelişiyor, insanın biyolojik ömrü uzuyor; hastalıklara çareler, geçmişe oranla, daha fazla bulunuyor. Bilim daha fazla bilgi sunuyor; teknoloji inanılmaz hızla üretiyor. Bütün bu olumlu olması gereken gelişmeler, insanın mutsuzluğunu, yaşayışındaki tatsız tuzsuzluğunu gideremiyor. (Ahmet İnam / olağan hayatın olağanüstülüğünü keşfetmeye hazır mıyız?)
- Aynada kendi başkasının gözleriyle görebilir misin? Denedin mi? Bu keşmekeşin içinde merceğine dolan görüntülerin ağırlığı belki de hantal kılmıştır gözlerini. Belki içine dönemez olmuştur gözlerin, kirli görüntülerin ağırlığından. (Cem Mumcu / ayna)
- Havalandırma sistemlerinin hep aynı mevsimi, ışıklandırma sistemlerinin hep aynı saati döndürdüğü bir yok-zamana dalıp gittiler. Mühim bir acele içindeydiler; o sebepten, kışın bugün ilk kokusunu salgıladığını, sonbaharın sarı eteğinin altından inceden görünüp kaçtığını fark etmediler. (Ece Temelkuran / mevsimlerden en merhametlisidir kış)
- Düşünmeyi boşladıkça, seri imalat konfeksiyon maskeler yüzümüzü aşındıracak, bir gün çok özel bir şeyi kendimiz olarak yaşamak istediğimizde, yaşamımıza ufacık bir anlam katmak istediğimizde bakacağız ki: Yüzümüz kalmamış! (Füsun Akatlı / felsefenin modası geçti mi?)
- Gün boyunca insanların birbiriyle gireceği ilişkiler düzene sokulmuştur. Okullarda gençler, sırf aynı yaşta oldukları için yıllar yılı aynı kişilerle aynı sınıflarda oturmak zorundadırlar. (Gündüz Vassaf / geceye övgü)
- Bir eylemin kahramanca olabilmesi için, eylemde bulunanın inandırılmış değil, inanmış olması gerek. Böyle inanmış insanların hareketlerini seviyor ve övüyorsak, insan olarak onları sadece görebiliyor ve anlayabiliyoruz demektir; ama bu asla kahramanca bir varlığımız "vardır" demek değildir. (Kemal Demirel / kahramanlık üzerine)
- Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. (Şükrü Erbaş / senin korkularını benim inceliğimi)
- MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş 1966 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesinde yaptığı bir konuşmada Dış Türkler konusunda şunları söylemiştir: "Türkiye dışında bulunan Türklerin iyiliğini istemek bizim milli ve insani bir vazifemizdir. Bugün Afrikalı zenci için kendi mukadderatına hakim olmak mukaddes bir prensip olarak tanınıyor ve her gün birisi istiklalini ilan edip bağımsız bir devlet haline geliyor da, Türklerin bu prensipten faydalanmasını istemek, düşünmek niçin aklın alacağı bir şey olmuyor? Benim gönlüme hiçkimse hükmedemez. Dünyanın hangi köşesinde olursa olsun Türk olan insanlar benim insanımdır. Dış Türklerle ilgilenmek, onları sevmek Turancılıksa, Turancıyım."
- Osman Turan, bir konuşmasında mevcut rejim hakkında şunları söylemiştir, "Cumhuriyet devlet şekli bizim bünyemize uygun değildir. Her şeyden evvel bizler müslümanız. Devletimizin de müslüman Türk devleti olması lazımdır. 11. asırdan beri devlet işleri şeriatla idare edilmiştir. Bu yüzden Cumhuriyetin ilanına kadar Osmanlı devleti muvaffak olmuştur."
- AP'nin hazırlattığı MHP raporunda adı geçen Gümüldür komando kampını kurduğunu ve yönettiğini söyleyen Rıfat Baykal, Rapor hakkında ise "bu bir istihbarat raporu değil, dedikodu bohçasıdır" dedi.