- İnsan insanın kurdu değildir bizim irfanımızda. İnsan insanın yurdudur. (44)
- Soma faciası bizi utandırdı zira hiç istemiyor ve beklemiyorken bizi kendi karanlığımızla yüzleştirdi. Ocakların o büyük karanlığından sağ kurtulan madencilerin sözleri ve irfanı, ruhlarımıza adeta ışık tuttu ve asıl karanlığın bizim içimizde olduğunu gösterdi. Anadolu'nun bu temiz evlatlarının bir sedyeyi kirletmemekteki inceliği, kendisinden önce arkadaşının kurtulmasını dilemekteki ruh temizliği karşısında, günübirlik politika ve çıkar hesaplarıyla kirletilmiş ruhlarımız, bir şaşkınlık şoku yaşadı. Madenin içi adeta madenin dışını tedavi ediyordu. Madenden bir ölüm kalım mücadelesiyle çıkanların sükûneti, konforlu hayatlarından olan biteni izleyenlerin öfkesini yatıştırıyor gibiydi. (47)
- Bu kadar kritik bir zamanda aslında ne kadar az konuşulsa o kadar iyiydi, insanlar sadece "hissedildiklerini hissetmek" istiyorlardı. Yaşadıkları acının devletin yetkililerince de samimiyetle paylaşıldığını hissetmek ve herkesi içine alan karamsarlık ve endişe bulutundan kurtulmak istiyordu insanlar. Bunun için yapılan yanlışların üzerine kararlılıkla gidileceği mesajı ve gösterilecek açık bir duygudaşlık yeterliydi. (51)
- "Bir uygarlık," demişti Aime Cesaire, "kafasından değil, önce kalbinden çürür." (56)
- "Yarattığı sorunları çözemeyen bir uygarlık yoz bir uygarlıktır, ilkelerini hile ve aldatma uğruna feda eden bir uygarlık ölmekte olan bir uygarlıktır." Cesaire (56)
- "Kendi bilincini rahatlatmak isteyen sömürgeci, öteki insanı bir hayvan olarak görmeye başlar ve nihayet ona bir hayvan gibi davranmaya alıştırır kendini ama sonunda kendisi bir hayvana dönüşür," der Aime Cesaire, Batı uygarlığına toptan meydan okuduğu o Sömürgecilik Üzerine Söylev'inde. (56)
- Kötülüğün mutlak iktidarını kabullenip sineye çekmemiz isteniyor. Gazze tam da bunun için hedeftir: Saygınlık ve vakarından taviz vermediği için, topraklarını işgal eden barbarın önünde eğilmediği için, onun tarafından asimile edilmeyi kabullenmediği için. Çünkü Gazze ruhunu tarihe dönüyor, ona saygınlığını veren binlerce yıllık tarihine dönüyor yüzünü, onu biricik kılan ve adeta ruhunu raptettiği kültürel kimliğe ve aidiyetine dönüyor. (57)
- Batılı resmî aklın içinde korkunç bir merhametsizliğin de gizli olduğunu seziyorum. Kendisinden olmayana merhamet etmeyen, merhameti kendi sınırları içine hapseden ve hatta kendi sınırları içinde de belirli toplumsal kesimlere daha merhametli davranan bir tür narsizm. Kendi uygarlık dairesini, kendi yurttaşını, kendi demokrasisini, kendi özgürlüğünü titizlikle kollarken aynı değerleri başka toplumlarda gözetmeyen, bazen de gözetilmesine imkân vermeyen bir kibir. ... Kalbi çürümüş bir uygarlığın kibri. (59)
- İyilik ile kötülük bir değil, sen (kötülüğü) daha güzel olan ile sav; bak, o zaman seninle arasında düşmanlık olan kimse, sımsıcak bir dost oluvermiştir! Fussilet/34 (71)
- Yaşayan ölünün sadece daha fazla ölüm kusarak hayata tutunma arzusu. (76)