- Ve her terekede bir yalnızlık vardır, Sulh Hakimlerinin göremediği...
- Üstelik , her hangi bir şeye karşı direnmek , daha şimdiden güzelleştirmişti beni.Varlığıma ,benim bilmediğim bir çok anlam katmıştı.
- Sözün özü,insanoğlu benim soyumun dilini çözememişti henüz;kokuca konuşsam da anlamazdı , renkçe konuşsam da...
- Her zaman ki gibi ,her şeyin bir "görünüşe göre" si vardı tabii ve görünüşe göre o anda onlar hiç kuşkusuz yalnızca balık alıp satıyorlardı.
- Düzlükte yaşayan öteki ağaçların dediğine göre,ormanın güzelliğine güzellik katan yemyeşil bir şiire benziyordum.
- Kısacası,dünyanın her yerinde , pencerelerin gönlü kapılarınkinden daha zengindir.
- Zaten ne düşünürsem düşüneyim,daha önce de dediğim gibi,sonuçta her şey insana bağlıydı. Önemli olan insanın ne yaptığı,insanın ne düşündüğüydü.
- ..,adına savaş denen şey,yer yüzünün her hangi bir noktasında başlayıp her hangi bir noktasında bitmezdi. Her şey gibi ,o da insanda başlayıp insanda biterdi. ... Cepheler ,bütün acımasızlıklarıyla insanoğlunun içindeydi.
- Başka bir deyişle,hiç bir şey hayal edildiği kadar güzel olamıyormuş.
- Çünkü, yüzyıllardır çözülemeyen acayip bir bilmeceydi insan. Derinlerden daha derin bir sırdı ya da ucu bucağı olmayan, içi pisliklerle, içi eşsiz güzelliklerle dolu, alabildiğince karanlık ve karmakarışık bir evrendi. Öyle ki, onca kafa patlatmasına rağmen, binlerce yıldan bu yana kendisi bile çözemiyordu kendini...