- Kalbin saklı olduğu yer iyi ki böyle derinde. Acaba beni görüyorlar mı? Acaba bu insanların hiç kalpleriyle işleri oldu mu, kalbin her an soyulmuş hissinde olması nasıl biliyorlar mı, herkesin kalbi bu kadar nasıl biliyorlar mı, herkesin kalbi bu kadar oynak mı, bu kadar kendini bilmez mi, kalp şımarmak mı istiyor, yatışmak mı, bunu nasıl öğrenebilirim?
- Otuz sene kasap vitrini seyretmiş, lokma yiyememiş kedi gibi, otuz sene dünyayı seyrettim lokma yiyemeden, artık canım da bir şey istemiyor.
- Bazı şeyler düşünülerek değil, üzülerek öğreniliyor.
- Aramızdaki evliya o, ne yeri eşeler gibi didinen, her kucağa serilen, pirinç ayıklar gibi tıkırdayan kanun, ne öbür dünyadan haber getirdiği iddiasındaki sahte şeyh ney, ne yanıp yakılan ama zarafetle ve hakkıyla yakılan kemençe, ne de benimki. Birlikte çalmak, bir olmak, erimek, tekliğin huzursuzluğunu çoğa pay ederek rahatlamak, kendine düşeni azaltmak gibi bir rahatlık getirmiyor değil.
- Eskiden yaşlılara bakar; işin çoğunu halletmişler, sıkıntıysa çekmişler, bedelse ödemişler, kayıpsa yaşamışlar, hayal kırıkları ise bitmiş geçmiş, günahsa düşüne, sıkıla, ezile, ufalana içten içe yıkanıp az çok temizlenmişler ne güzel, benimse tüm bunları yapmam, yaşamam, tüm bunlardan sağ çıkmam gerekir diye düşünür dertlenir, onlara imrenirdim. Meğer bu dediklerimi yapabilen kaç ihtiyar varmış?
- Hayatı, ölmeyi isteyecek şekilde yaşamak gerek ihtiyarlamak ve ölmek için. Genç kalmamak, hâlâ avil avil bakmamak gerek gitmek istemek için.
- Canlıyla ölüyü ayırt edebilen yoktu. Ölülere ruh derler ya burada ölüler canlılar kadar ruhsuz, diriler ölüler kadar umutsuzdu.
- Ağır bir cinnet duygusu her yerini sardı. Bir karımla, bir de oğlum olsaydı, bari şu an onları keserdim de rahatlardım diye düşündü.
- Sıradan ve tek katmanlı insanlardan, bir halden öbür hale geçemeyenlerden, bulunduğu halden çıkamayıp boğulanların cenderesinden ve darlığından elbet uzak, geniş ve uzun tasmalı yaşadım.
- Herkesin kendi yerine yaşadığı ve kendi yerine öldüğü söylenir hep, ama herkes kendi de değil, kendi yerinde de.