- Bir cümle söyleyebilmek için - o da çoğu kez yalan - koca kitaplar yazılıyordu. En azından kapaklarına "Bu kitap bilmemkaçıncı sayfadaki o sarsakça cümleyi söyleyebilmek için yazılmıştır." diye bir not düşülebilirdi.
- Bir şeyler biliyorum tabii; ama anlatmaktan korkar oldum. Neyi anlatsam, onu kaybediyorum.
- Dünyanın her yerinde hırsızlık vardır. Hırsız olmayansa pek azdır. Doğrusu ben görmedim. Herkes kadar gözüm vardı. Ne desem, hani olur ya günün birinde, deniz kıyısında kayalık bir yere gitmişsinizdir; elinizde bir şarap şişesi vardır; ayaklarınız çıplaktır; dalgaları seyretmişsinizdir. Ya da böyle bir şeyi hayal etmişsinizdir - pek farkı yok nasıl olsa... Boş bulunup da birine anlatırsanız - ki başka türlü bir şey anlatılmaz - en geç iki üç gün sonra "Gel!" der, "sana bir sürprizim var." Hala alık alık bakarsınız, ve ayıptır söylemesi, bu yaşa gelmişsinizdir, hala bir şey bekler, sürpriz bir şey olacak sanarsınız. Sizi, sizin kayalığınızdan daha alçak bir kayalığa götürür; elinize daha aşağılık bir şarap verir, ve "Hadi," der, "hadi, mutlu ol."
- Öğrenilen tüm gerçekler, başkalarına söylenen yalanlar sayesinde bulunur.
- Söz aynaysa, yansıtır yalnızca - hiçbir zaman kendisi değildir. İnsanlar bu aynaların düz mü eğri mi olduğuyla ilgilidirler; benimse aynaları kırmak, en büyük zevkim.
- Niye unutayım ki? Unutamamak değil, unutmaktır acı olan.
- Benden, bana kayıtsız kalınması ile benden nefret edilmesi arasında bir seçim yapmam istense, tereddütsüz, nefreti seçerim - kayıtsız kalınacak bir yanım yoktur. Ve ben söylemek isterim ki, her şeye ve herkese kayıtsızım. Değilmişim gibi davrandığım durumlar, yaşıyormuşum gibi yapma zorunluluğumdandır.
- Sanırım yaşayabilmenin bir yolu da, kötü alışkanlık denilip yaka silkilen şeylerden kendinize uygun olan birine saplanmak, bir şeyin tiryakisi olmaktır. Yaşamınızı kolaylaştırdığı gibi ölümünüzü de yakınlaştırır. Başkalarını da alıştırabilme gibi bir eğlencesi; alışmamakta direneni, dolaylı yoldan zehirlemenin oyalamasıdır.
- İradem, tutsak olduğumu anlama özgürlüğümdür.
- Kayıtsızlığımın bir nedeni de, yaşamda kendimi perdede seyrediyor gibi hissetmem. Müdahale edemiyorum hiçbir şeye - yalnızca bakıyorum. Bu filme hiç ara verilmiyor; oysa susadım, sıkıldım. Ama çıkan da bir daha giremiyor ve yanımdaki yöremdeki koltuklar ölülerle dolu; dayanamıyorum. Oyunumu beğeniyorum; ama bu oyun asla bana göre değil.