- ... Nasıl ki bir bilmece üzerine kafa yorduktan sonra, cevabı öğrenince bizim için anlaşılmaz olan her şey açıklığa kavuşursa, insanlar için de bu cevap, adlarıdır...
- Düşünmek, çoğunlukla üzücüdür...
- Hatıra böyle acımasızdır işte. İnsan ancak hatırladığı şeye sadık kalabilir ve ancak bildiği şeyi hatırlar...
- ...sosyal kişiliğimiz başkalarının düşüncelerinin yarattığı bir şeydir. "Tanıdığımız birini görmek" diye adlandırdığımız basit eylem bile, kısmen zihinsel bir eylemdir. Baktığımız insanın dış görünüşünü ona ilişkin tüm kavramlarımızla doldururuz ve gözümüzde canlandırdığımız bütün içinde, hiç şüphesiz bu kavramlar daha fazla yer tutar. Sonuçta yanakları öylesine kusursuz bir biçimde doldururlar, burun çizgisini öylesine şaşmaz bir kesinlikle izlerler, sesin tınısıyla, sanki saydam bir kılıfmışçasına, öyle bir uyumla bütünleşirler ki, bu çehreyi her gördüğümüzde, bu sesi her duyduğumuzda, karşımızda bulduğumuz, işittiğimiz şey bu kavramlardır.
- "Benim gazetelerde eleştirdiğim şey, her gün dikkatimizi önemsiz şeylere çekmeleri; oysa en önemli konuların işlendiği kitapları hayatta üç veye dört kere okuyoruz. Madem her sabah gazetelerin şeridini heyecanla koparıyoruz, demek bir değişiklik yapıp gazeteye, ne bileyim ben... Pascal'ın 'Düşünceler'ini koymaları gerekir!"
- Zihnim de dışarıda olup bitenleri seyrederken bile içine gömüldüğüm bir başka yuvaydı. Dışarıdaki bir nesneyi gördüğümde, gördüğümün bilinci nesneyle arama girer, etrafını maddesine doğrudan dokunmamı engelleyen ince bir manevi şeritle kuşatırdı.
- Romancı bizi bir kez bu duruma soktuktan sonra, yani bütün duyguların tamamen içsel durumlarda olduğu gibi on kat arttığı, kitabının bizi bir rüya misali, ama uyurken gördüklerimizden daha açık seçik, hatırası daha uzun sürecek bir rüya misali allak bullak edeceği bir duruma soktuktan sonra, bir saat boyunca, gerçek hayatta sadece birkaçının yaşanması bile yıllar sürecek ve en yoğun olanları, meydana gelişindeki yavaşlıklarından ötürü algılanamayacak, dolayısıyla da asla görünürlük kazanamayacak, olası bütün mutlulukları ve talihsizlikleri peş peşe yaşatır bize (kalbimiz de hayatta böyle değişimler geçirir ve ıstırapların en büyüğü budur; ne var ki biz bunu sadece kitap okurken, hayalden biliriz; gerçek hayatta kalbimizin geçirdiği değişimler, tıpkı bazı tabiat olayları gibi, o kadar yavaş gerçekleşir ki, kalbinizin içinde bulunduğu farklı durumların her birini saptar, buna karşılık, değişim duygusunu yaşamayız.)
- ... deniz görüntüsüyle dalga seslerinin güzelliğinden emin olamayan insanlar da, ancak bu zevkleri tatmalarına imkan verilen otel odasına günde yüz frank ödedikleri zaman deniz ve dalgalrın güzel olduğuna ve menfaatten uzak zevklerinin üstünlüğüne inanırlar.
- ... iki sevgiliden birinin aşırı derecedeki sevgisini göstermesi, diğerini yeterince sevmekten temelli bağışık tutar.
- Zaten doğa, içimde uyandırdığı tüm duygulardan ötürü, insanların mekanik icatlarının tam tersiymiş gibi geliyordu bana. Bir doğa parçası insanların izini ne kadar az taşıyorsa, benim ruhumun genişlemesine o kadar çok imkan tanıyordu.