Evet, zaten bize hüzün yakışır. Yüzümüze de, duruşumuza da, edebimize de en çok hüzün yakışır. Böyle hüzünlü bir başına insanları incitmeyi, kırmayı çok seviyor insanlar.
O olmazsa yaşamam, nefes alamam diyoruz. Hatamız burada başlıyor sevgili dost. Evet, çok sevmek gerek. Ama bağlanmadan. Veren de alan da Allah iken bu ince çizgiyi unutuyoruz...
Eksik gelir o kitabı okumayan insanlar sana. O kitabı okuyan birini görsen, gurbette hemşerini görmüş gibi muhabbet edesin gelir.
Kitapları, yağmuru, çayı ve şiirleri neden bu kadar çok seviyorsunuz diyorlar. İnsanları iyi tanıyoruz, ondandır diyoruz.
Bazen bir satır okursun hayatın değişir, bazen de bir göz gerekir, bir baksan, hayatın değişecektir.
Bir kitap ki... Satır satır yolculuğun! Hiç gitmediğin yerlere aklınla, kalbinle ayak basabileceğin yolculuğun. Sadece bileti sana ait bir yolculuk! İstediğini katarsın o yolculuğa. Sevdiğini, sevmediğini, konuşamadığını, özlediğini, cayır cayır özlediğini...
İşte bakmalı içine, hiç olmazsa kendine doğru olmalı insan! Yüreğin ne diyor? Hak mı konuşuyor, nefsin mi? Herşey içimizde... Göz göre Mevlayı, Daha ne söyleye kelamı, Daha ne söyleye...
Sanki şakağımızda bir zincir. Bağlıyor bizi haramlara. Sevdiğinin gözüne edepten başını kaldıramayan neslin yerini, gözleri bedenlerde gezen bir nesil aldı.
Şemsiyesiz kalan kelimeler sırılsıklam. Nereden geldi böyle sevdalı bir eylül yağmuru da dağıttı mürekkebini kelimelerimin. Ah! evet, gözlerim... Seni ilk gördüğü günden beri unutamayan, Aklıma her düşüşünde kanayan gözlerim.
Pembe renkli bir kitabın erkeklerin satın alamaması sonucu, gri ve siyah renklerinin de erkeklere özel 'olarak basıldığı bir dünyada, kimse çevre baskısına göre yaşamadığını iddia etmiyordur herhalde.
Ursula K. Le Guin
Desiderius Erasmus
Jerome David Salinger
Orhan Pamuk
Thomas Mann
Pınar Çekirge
Grigory Petrov
Meltem Arıkan
Behiç Ak
Martin Lings