- en sevdiğim
- "kadınların ağladıklarına sık sık şahit olabilirsiniz ama gerçekte ne için ağladıklarını sadece kendileri bilir."
- Bütün bunlar bir tarafa,önemli bir şey var ki ne kadar eskide kalmış olursa olsun birçok şeyi unutmuyorum. Bana acı veren şeyler de olsa unutmuyorum. Kafamda sürekli milyonlarca şey dolaşıyor. Hepsiyle tek tek konuşuyorum, kavga ediyorum, bazılarına saldırıyorum, kiminden kaçıyorum. Ama hepsiyle bir şekilde karşı karşıya geliyorum. Bazıları, üzeri kabuk bağlamış yaralar gibi. Üzerinden uzun zaman geçmiş ve iyileşmeye yüz tutmuş yaralar gibi. Ancak buna izin vermiyorum ve kabuğu tırnağımla kaşıyorum, kopartıyorum. Acı veriyor ve yara yeniden açılıyor. Bu böyle sürüp duruyor.
- Bir sevgili gittiğinde ona baktığınız gözlerinizi de alıp gitmiştir. Bir sevgili gittiğinde, altında onunla dolaştığınız gökyüzünü de alıp gitmiştir. İnsan, kaybettikleriyle insandır...
- Gözlerim biraz yorgun.İçinde bekleyişler,bekleyişler,bekleyişler,bekleyişler,bekleyişler,bekleyişler... Syf.9
- İnsanın sözünde sakladığını sesi açık eder. Söze perde olur ama sese olmaz. İnsanın içinde hüzün varsa benzinde yahut sesinde yahut bir küçücük halinde kendini belli eder.
- -Gözlerin kapamak çocukluktan kalma ilkel bbir savunma silahıdır; hiçbir sorunu çözmez, sadece sen görmeden olup biter her şey. Bu da iyi bir şeydir. --Bu dünyada hiçbir düşmanım yok, çünkü en çetin kavgaları kendi içimde yaşıyorum. Kendim varken bana zarar vermesini muhtemel bir başkasına ihtiyacım yok. -Evinin anahtarını içeride unutmuş, balkondan, pencerelerden evine girmeye çalışan ve açık hiçbir yer bulamayan çaresiz insan gibiyim. Kendimi dışarıdan izliyorum ve nasıl iceri girebileceğim hakkında fikrim yok. -Her şey içiçe geçerken, zaman içinde hayat düz bir çizgiye dönüşmüşken, bizim olayları kavramaya başladığımız bir an vardır fakat gerçekte o an hikayenin başı değildir . -Giden bir kadının, bir adamın kalbinden götürdüğünü, bütün dünya bir araya gelse yerine koyamaz. -Etrafımdaki herkes, yalnızlığımı haksızlığıma delil olarak gösteriyor; oysa yalnızlığım yürüdüğüm yolun zorluğundan kaynaklanıyor. -Beklenmedik umutların olduğu kadar, büyük acıların da mekanıdır sokak. İnsanların pek çoğu sokakta ölür, kaybolur ya da umudu bulur. Sokakta yürümek, derdini iyi anlatanlar için dermandır. Sokak bir masala başlamaktır; öykü en sıkıcı, tekdüze haliyle akarken, birazdan, çok geçmeden bir şeyler olacağının ilk belirtisidir sokakta yürümek. -İnsanın en iyi gizleme yolu, gizlemek istediği şeyin çok yakınında gezinmesi ve kalabalık cümleler kurmasıdır. -Gece her şeyin üzerini örter, diye düşünür insan. Oysa gecenin örttüğünden çok hatırlattıkları vardır. Hatırlatırken sarstıkları, sarsarken suskunlaştırdıkları, suskunlaştırırken acıttıkları..
- - Anne bir kere öldü mü artık bütün zaman dilimleri, olaylar onun ölümüyle tarif ediliyor. -Derdi olanın , cümlesini tamamlamaya nefesi yetmez. - Bir anneye nasıl ağlaması gerektiğini insan ancak annesi ölünce öğrenebiliyor. Başka bir ağlamaya benzemiyor çünkü. Öğrenilmiş, tecrübe edilmiş bir gözyaşı değil bu. Sadece anneye özgü bir ağlama biçimi. Anneye veda etme biçimi. İnsanın annesi ölünce, o güne kadar kapandığını sandığı bütün yaraları yeniden açılıyor, kanamaya başlıyor. -İnsanın çaresizliği ne kadar büyükse, kendini teselli edebilecek en saçma hayallere inanma ihtiyacı da o kadar büyüktür. -Ya kendini hakikatin kollarına bırakıp onun kollarında öleceksin ya da buna razı değilsen ve içinde dolaşan bir hayta duygu seni sürekli olarak kendine çekiyorsa, o vakit kendi hakikatini öldüreceksin. - "Her şey değişti" nin içinde, gidenler, bir daha dönmeyenler, ölenler, özlenenler, bir yara olarak orada öylece duranlar, yarım kalanlar, aldanmalar, tüketilenler, hayal kırıklıkları vardı. Her değişti ve eskide kalan iyi şeylerin bir daha gelme ihtimali de yok. - Zamanı uzatan, insanın geçmiş acılarının toplamını bir duygu olarak o an diliminde yaşamasıdır. - Kadınların ağladıklarına sık sık şahit olabilirsiniz ama gerçekte ne için ağladıklarını sadece kendileri bilir. Kadınların yanında ağladıkları erkekler başka, güldükleri erkekler başkadır. İkisini yanyana yapabildikleri biriyle karşılaştıklarına, o zaman da onunla birlikte yaşamanın ve sonrasında birlikte ölebilmenin hesabını yapıyorlar. -İnanmış bir adamın en az umursadığı şey meselenin sonunda ne olacağıdır. - Acılı bir kadının yüzünü okumaya kalkarsan ateşe dokunmayı, bir uçurumdan yuvarlanmayı, coşkulu bir nehirde boğulmayı göze almışsın demektir. - Kainatta her mesafe ölçülebiliyor ama birbirine uzak iki hayatın arasındaki mesafeyi ölçmenin imkanı yok.
- - Dünyanın en alçak şeylerinden birini yapsanız da, çaresizliğin doğurduğu masumiyet bir iç sızısı olarak alttan alta merhameti çağırır. - Bir kadını sevmeye başladığınızda dünya gitgide tenhalaşıyor. Başka hayatların izleri tek tek silinmeye başlıyor; başkalarının sesleri, başkalarının ayak izleri, başkalarının hatıraları. Sonra sizden ve o kadından başkası kalmıyor. Öncesinde de hiç kimse yaşamamış gibi. Boşluktan doğmuş gibi Sonra siz de yok oluyorsunuz ve sadece o kadın kalıyor. Aşk bir kadının bu dünyadaki yalnızlığıdır; ona aşık olan adamın her şeyi ve nihayetinde kendisini, kadının varlığında yok etmesidir. - Gidenlere hep öyle gelir; bir şey unutmuşlar gibi. Oysa zaten bir şey unutmak için gider insan. Giderken bir şey unutmak sorun değil; insan çok daha büyük bir şeyi unutmak için gider. Geride kalanların ne anlamı olabilir ki? - Ağlayan bir kadına sarılmakla yeni doğmuş bir bebeğe sarılmak birbirine benziyor; alabildiğine merhametli ve bir o kadar da sevgi dolu. Ağlayan kadınlar da yeni doğmuş bebekler gibi, ağlarken bir şeyler söylemenizi beklemezler. Yapmanız gereken şey sadece sarılmaktır; susmak, sarılmak ve kadının gözyaşları dinene kadar öylece sabırla beklemek. - Uyanıkken sabah ezanı dinlemek ve sonra gözlerimi kapatmak bana hala acı veriyor. - Yol, insanın araf duygusunu en çok hissettiği yer sanırım; bir yerden bir yere giderken aslında hiçbir yerde olamamak halini yaşıyorum. İki mekân arasındaki hiçlik. İki hal arasındaki yokluk. İki menzil arasındaki zaman boşluğu.
- Gözlerini kapamak çocukluktan kalma ilkel bir savunma sanatıdır; hiçbir sorunu çözmez, sadece sen görmeden olup biter her şey. Bu da iyi bir şeydir.