-Gözlerin kapamak çocukluktan kalma ilkel bbir savunma silahıdır; hiçbir sorunu çözmez, sadece sen görmeden olup biter her şey. Bu da iyi bir şeydir. --Bu dünyada hiçbir düşmanım yok, çünkü en çetin kavgaları kendi içimde yaşıyorum. Kendim varken bana zarar vermesini muhtemel bir başkasına ihtiyacım yok. -Evinin anahtarını içeride unutmuş, balkondan, pencerelerden evine girmeye çalışan ve açık hiçbir yer bulamayan çaresiz insan gibiyim. Kendimi dışarıdan izliyorum ve nasıl iceri girebileceğim hakkında fikrim yok. -Her şey içiçe geçerken, zaman içinde hayat düz bir çizgiye dönüşmüşken, bizim olayları kavramaya başladığımız bir an vardır fakat gerçekte o an hikayenin başı değildir . -Giden bir kadının, bir adamın kalbinden götürdüğünü, bütün dünya bir araya gelse yerine koyamaz. -Etrafımdaki herkes, yalnızlığımı haksızlığıma delil olarak gösteriyor; oysa yalnızlığım yürüdüğüm yolun zorluğundan kaynaklanıyor. -Beklenmedik umutların olduğu kadar, büyük acıların da mekanıdır sokak. İnsanların pek çoğu sokakta ölür, kaybolur ya da umudu bulur. Sokakta yürümek, derdini iyi anlatanlar için dermandır. Sokak bir masala başlamaktır; öykü en sıkıcı, tekdüze haliyle akarken, birazdan, çok geçmeden bir şeyler olacağının ilk belirtisidir sokakta yürümek. -İnsanın en iyi gizleme yolu, gizlemek istediği şeyin çok yakınında gezinmesi ve kalabalık cümleler kurmasıdır. -Gece her şeyin üzerini örter, diye düşünür insan. Oysa gecenin örttüğünden çok hatırlattıkları vardır. Hatırlatırken sarstıkları, sarsarken suskunlaştırdıkları, suskunlaştırırken acıttıkları..
Diğer Tarık Tufan Sözleri ve Alıntıları
- Kalk Kudüs'e gidelim..
Yahya peygamberin yanında büyüsün çocuklar.
Elleri taş tutacak yaşa gelsin. Kalpleri aşk tutacak yaşa.
Sokaklarına atalım kendimizi. Adımızı söyleyelim kontrol noktalarında. - Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız
- Bir çay ocağında otursak. Hani o oyunsuz olandan, hani o tabureleri olandan, hani o Fatih'te Malta'dakine benzer birinde. Otursak ve onu dinlesek. Terini silse, demli bir çay söylesek ve anlatmaya başlasa.
- Gidelim buradan.
Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim - Sen adımını attığın andan itibaren Hira dinginliğine dönüşecek ortalık.
- Kalbimden neler geçtiğini, kafamda biriktirdiklerimi, tasarladığım her şeyi bildiğini düşünüyorum. En azından tüm bunları hissettiğini. Belki de böyle bir beklenti benimkisi. Çünkü bunları sana asla söylemeyeceğim.
Asla söyleyemeyeceğim.
Oysa o kadar dilimin ucundalar ki.
Rüzgar esse düşecekmiş gibi, gözlerime baksan, giderken başını bir kez geriye çevirsen, ağzımdan dökülüverecek kadar dilimin ucunda. Uzunca susuşlarım, ağzımı bile açmadan öylece kalakalıp, bakışlarımı kaçırışım hep bundan.
Burada hava her geçen gün biraz daha soğuyor.
Zaman diyorum, biraz daha zaman. Dilimin ucundaki kelimeler bu kış da donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler.
Biraz zaman diyorum.
Kalbimin bir yanı sıcak kalabilirse bu kış, bir delilik daha yapacağım.
Ne bir portakal bahçesinde dolaştım ne de bir posta treninde yolculuk ettim. Çiçekler bir açmaya görsün, bir çılgınlık yapıp hatır için öleceğim.
Aslında seni çok...
özledim. - Sana dair gizleyemediklerim yanaklarımdan süzülüyor ve önüme düşüveriyor.
- Onu da öbür gün düşünürüz.
- Harfler amaçsızca kafamın içinde dönüyordu ve bir süre sonra anlamlı bir kelimeye, sese dönüşemeden can verip yığılıyorlardı. Cansız harflerin üst üste yığıldığı bir toplu mezar olmuştu zihnim. İnsanın söylemek istediklerini söyleyebilmesi nasıl da büyük bir nimetmiş meğer, o zaman anladım...
- Kalk Kudüs'e gidelim..
Yahya peygamberin yanında büyüsün çocuklar.
Elleri taş tutacak yaşa gelsin. Kalpleri aşk tutacak yaşa.
Sokaklarına atalım kendimizi. Adımızı söyleyelim kontrol noktalarında.