- Hüzün en çok gözlerden okunuyor.Gazetelerde hep gözler gizleniyor.Acı en çok gözlere siniyor.
- Çocuk şarkılarından masumiyet uman bir yığın insan oluveriyoruz.Kitle oluveriyoruz.Toplum oluveriyoruz. Birlikte ölüveriyoruz. Suçlarımızı ele veriyoruz. Susmuşluğumuzla gizleniveriyoruz.
- Hayatı kısa cümlelerle geçiştirmek uğraşındayım.Soranlara susmanın erdemliliğinden söz ediyorum.Tabii ki yine kısa cümlelerle.Aslında yalan.Bu susuşum erdemli ve iradeli bir susuş değil.Uzun cümleler kuramayışımdan.
- Henüz huzur kavramının içini dolduramadım yaşamımla.Bekleyeceğim.
- "Kapı vuruşlarından ölebilir mi bir insan? Ölebilir belki. Kapıya vuranlar aynı zamanda sizin yorgun kalbinize de vuruyorsa, göğüs kafesiniz paramparça olur ve kırık kaburgalarınız bir süre sonra aşırı baskıdan dolayı yavaş yavaş, acıtarak iç organlarınıza saplanırlar. Bu da ağır bir iç kanamaya sebep olabillir. Kapıyı açmazsanız ölürsünüz. Bazen açtığınızda da!" (Sayfa 9)
- Dünden daha iyi olduğumu hissediyorum.Galiba psikolojik bir rahatlama çabası benimkisi.Aslına bakarsanız pek bir değişiklik yok.
- Sesleri duyamadığım zamanlar oluyor.Daha doğrusu algılayamadığım anlar oluyor.Sadece bir gürültü gibi geliyor bazen.Analmlı değillermiş gibi.
- Annemin ölümünün dilbilgisi, grameri olmuyor ki Eda. İnsanın annesinin ölümü zaten hayatın anlatım bozukluğu.
- Pek kimseyle görüşmüyorum. Derinlik algımı da kaybediyorum.İki boyutlu gibi herşey. Bir film karesinin içinde gibi hissediyorum kendimi.
- Platonun idealar dünyası nerede?Suyun tanrısallık içerdiği doğru mu?susuşlarımın süresi artıyor?İki gün oldu mu? Zamanın işleyişini doğru ölçemiyorum.