- Hangi ay olduğunu anımsamıyordum, hatta yılını bile. Yalnızca bu anının içimde yaşadığını biliyordum;mutlu geçmişin kusursuzca mumyalanmış bir parçası; yaşamlarımızın dönüştüğü bu gri, boş tuvale atılan rengarenk bir fırça darbesi.
- Butun o ar namus soylevleri, kadin musterilerini, sonucta ayakkabi denerken sadece ayaklarini gosteren kadinlari yerden yere vurmalari? Bir kadinin yuzu demisti yalnizca kocasini ilgilendirir. Bu sayfalardaki kadinlarin da kocalari vardi belki. Bu durumda aakli fikri baska erkeklerin karilarinin, kiz kardeslerinin mahrem bolgelerinde olan rasit , onun ortunmesi icin neden baski yapiyordu?
- ''Yalan söylediğinde, bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın.''
- Masasının üzerindeki bir levhada şöyle yazıyordu: Yaşam bir trendir, atla!
- Zamanla kanserin pek çok adı olduğunu öğrendik; tıpkı şeytan gibi.
- ...Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir.
- ...ve ansızın, Hasan kulağıma fısıldadı: Senin için, bin tane olsa yakalarım. -Hasan, tavşan dudaklı uçurtma avcısı.
- Gel. Yeniden iyi biri olmak mümkündür, demişti Rahim Han tam telefonu kapatırken. Öylesine söyleyivermişti; son anda aklına gelmiş gibi. Yeniden iyi biri olmak.
- Sevgi, insana zarar veren bir hatadır; işbirlikçisi, yani umutsa tehlikeli bir yanılsama. Dolayısıyla, bu iki zehirli çiçek Meryem'in zihnindeki o kuru, kavruk arazide ne zaman sürgün vermeye yeltense, Meryem onları koparıp attı. Çekip kopardı, toprağa tutunmalarına kalmadan, kökünden söktü.. Ama o çiçekleri diken, yaratan da Allah, Meryem can.. Senden onlara bakmanı, büyütmeni istiyor...
- ''Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir.'' (Sayfa: 7)