Açgözlülük kendi başına var olamayan ancak insan vasıtasıyla hayat bulan bir şey olduğuna göre açgözlülüğü ortadan kaldırmanın yolu vasıtayı ortadan kaldırmaktan geçer.
İyi çoban sürüsünü ayıklar. Hastalıklı koyunları, sağlıklılardan ayırır. Çünkü hastalığı önlemenin en iyi yoludur bu.
Öfke su yüzüne salınan şamandıraya benzer. Öfkeyle ilgili düşündüklerin aslında suyun sadece yüzeyinde görünen şamandıradır. Ama zinciri takip eder, şamandıranın bağlı bulunduğu denizin dibine kadar inersen öfkenin gerçek nedenini anlarsın.
Yalanlar türlü türlü paketlenir.Bazılarının süslü ambalajları, bazılarının da özensiz biçimli kağıtları vardır.
Yaşamın karmaşıklığına karşın, gerçek her zaman basittir.
Kalitesizliğin pazarı, hislerin, zekanın pazarından çok daha büyüktür.
Gösterişin pahalı, yaşamın ise ucuz olduğu bir dünyadayız.
Gurney belki de yüzünce kez; " Duyguların nasıl kendi mantıklarını meydana getirdiğini, öfkenin ne derece güçlü bir kararlılığa yol açtığını gözlemliyordu. Tutkularımızın bizi en çok yoldan çıkardığı anlarda her şeyi tüm açıklığıyla görebildiğimize ilişkin yargılarımıza bütünüyle inanıyor oluşumuz insanın doğasının en büyük çelişkilerinden biriydi."
Daha önce gördüğümüz şeyleri arar, daha önce yaptığımız şeyleri yaparız. Beyin bir yankı modeli arar. Çünkü benzerlik mutluluk verir.
Bir canlının varlığını devam ettirebilmesi kendisinden önceki nesillerin yaptığını tekrarlaması durumunda mümkündür. Bu taklit ya genler yoluyla ya da eğitim yoluyla bir sonrali nesle aktarılır. Karıncanın hayatta kalması için olmazsa olmaz koşul işini yapmaktan geçer. İnsanlar içinse var olma şartı öğrenmektir. Karınca içgüleri sayesinde hayatını idame etmesini sağlayacak vazigesini yerine getirir. Oysa bizim taklit içgüdümüz bize vazifesimizi nasıl yapacağımızı gösterir. Bu içgüdü sanata, alışkanlıklara, yaratıcılık zevkine, hayal kırıklığının neden olduğu acıya kök salmıştor. Ama ne yazık ki bu taklit içgüdüsüne dışarıdan ceza ve ödüllerle doğrudan müdahale edilir. Arkadaşını dövdüğü için babası tarafından dövülen çocuğu düşünün. Çocuk buradan iki farklı sonuca ulaşacaktır. Bir, dövmek doğru bulmadığomız bir davranışla mücadele etmenin yanlış bir yoludur.(Bu yüzden cezalandırılmıştır.) İki, dövmek doğru bulmadığımız bir davranışla mücedele etmenin doğru yoludur.( Bu yüzden cezalandırma yöntemi olarak kullanılmıştır.) Çocuğunu, arkadaşlarını dövmemesini öğretmek için döven baba aslında ona dövmeyi öğretmektedir. Model olarak sunulan davranışın cezalandırılmasının yarattığı tahribat çok büyüktür.
Anne Rice
Neil Gaiman
Edgar Allan Poe
Hermann Hesse
Henri Charriere
Abdülkadir Geylani
Charles Baudelaire
Sezai Karakoç
Honore de Balzac (Honoré de Balzac)
Patrick Süskind