Bir canlının varlığını devam ettirebilmesi kendisinden önceki nesillerin yaptığını tekrarlaması durumunda mümkündür. Bu taklit ya genler yoluyla ya da eğitim yoluyla bir sonrali nesle aktarılır. Karıncanın hayatta kalması için olmazsa olmaz koşul işini yapmaktan geçer. İnsanlar içinse var olma şartı öğrenmektir. Karınca içgüleri sayesinde hayatını idame etmesini sağlayacak vazigesini yerine getirir. Oysa bizim taklit içgüdümüz bize vazifesimizi nasıl yapacağımızı gösterir. Bu içgüdü sanata, alışkanlıklara, yaratıcılık zevkine, hayal kırıklığının neden olduğu acıya kök salmıştor. Ama ne yazık ki bu taklit içgüdüsüne dışarıdan ceza ve ödüllerle doğrudan müdahale edilir. Arkadaşını dövdüğü için babası tarafından dövülen çocuğu düşünün. Çocuk buradan iki farklı sonuca ulaşacaktır. Bir, dövmek doğru bulmadığomız bir davranışla mücadele etmenin yanlış bir yoludur.(Bu yüzden cezalandırılmıştır.) İki, dövmek doğru bulmadığımız bir davranışla mücedele etmenin doğru yoludur.( Bu yüzden cezalandırma yöntemi olarak kullanılmıştır.) Çocuğunu, arkadaşlarını dövmemesini öğretmek için döven baba aslında ona dövmeyi öğretmektedir. Model olarak sunulan davranışın cezalandırılmasının yarattığı tahribat çok büyüktür.
Diğer John Verdon Sözleri ve Alıntıları
Hikayelere çok düşkünüz. Onlara inanma ihtiyacı taşıyoruz. Ve ne oluyor biliyor musun? Bu inanma ihtiyacı seni bataklığa sürüklüyor.
Yanlış sorular sorarsan, yanlış cevaplar alırsın.
Karşısında ne kadar güçlü durursan, çöküşü o derece hızlanır.
Hiçbir kemik kırığı haddinden fazla kendine güvenme yanılgısının neden kadar acı veremez.
Hayat kısa diye düşünüyorum. Ve zaman kaybediyoruz. Hayat kısa. Hepsi bu. Bu üzerinde düşünülmesi gereken bir şey.
Her şey hedefin senin hakkında öğreneceği şeyleri, ancak senin öğrenmesini istediğin şeyler ile sınırlı tutabilmenle ilgili. Ona yalanına ikna olması için gerekli desteği ver. Sana inanmayı istesin. Eğer hedefin senin bilmesini istemediğin şeyleri bildiğine inanırsa bunları zerre kadar kuşku duymadan benimseyecektir. İçine nüfuz ettiğini, derinliklere indiğini ve gerçek seni gördüğünü sanacaktır. Kendi başımıza keşfettiğimize inandığımız şeylerin güvenilirliğine büyük itimat duymamız zihnimizin garip bir oyunudur.
Hakiki duygular -yani ikna edici bir tutku- aldatmacanın etkili olması için son derece gereklidir.
Eğer güvenlerini sağlayamazsanız hiç bir şey elde edemezsiniz. Güven olmazsa ne elde edebilirsiniz? Hiçbir şey. Belki de daha bile kötüsü. Yani güven her zaman en önce gelir. Önce güveni temin edin.
Hüsnükuruntu. Evrensel uyuşturucu.
Bir hortumun merkezindeki girdaba benzer bu boşluğu daha önce de hissetmişti - içine her şeyi çeken bir boşluk.
Thomas Bernhard
Barış Müstecaplıoğlu
Bengül Dedeoğlu
Mustafa Armağan
Cesare Pavese
Samuel Beckett
Cecelia Ahern
Carl Gustav Jung
Tarık Tufan
Sir Arthur Conan Doyle