Bana bahşedilmiş hafif rüzgarın ve onun tadını çıkarabilmem için bahşedilmiş ruhun tadını çıkarıyorum; ve daha fazlasını ne soruyor ne kurcalıyorum.
...Ne var ki her şey kusurludur ve en güzel gün batımının daha güzeli, bize uykuyu getiren hafif yelin daha huzurlusu hep vardır. Dolayısıyla dağları ve heykelleri aynı dinginlikle seyredeceğiz, geçen günlerin ve kitapların tadını çıkaracak, en önemlisi de herşeyi düşleyerek, hepsini en mahrem özümüzün bir parçası haline getirmeye çalışacağız.
Kimileri dünyayı yönetir, kimileri de yönetilen o dünyanın ta kendisidir
Aynalarda gördüğüm suretim, hep ruhumun kollarına sığınırdı. Düşüncelerimde bile olduğum gibi var olabilirdim ancak: zayıf ve beli bükük biri.
Belki de bir gayret gösterip şu biricik, benzersiz işe girişmenin zamanı gelmiştir: hayatımı gözden geçirmek.
İçinde yaşadığım anın kaygısı vız geliyor, uzun da sürmüyor. Zamanın enginliğine açım ben; ve koşulsuz olarak ben olmak istiyorum.
Doğuştan bana ait olan içimdeki toprağı, adım adım fethettim. İçinde bir hiç olarak kaldığım bataklığı, azar azar ele geçirdim. Sonsuz varlığımı doğurdum, ama kendimi kendimden forsepsle koparmak zorunda kaldım.
İnsan baskı altında yaşamamışsa, özgürlüğün değerini ölçemez...
Kendimi yeniden eritiyor, kendi içimde kayboluyor, kendimi dünya işleriyle henüz kirlenmediğim, her gizeme, her geleceğe açık olduğum o uzak gecelerde unutuyorum.
... düşlenmiş imgeler dünyasından, eşit paylar alarak doğmuş bilgeliğim ve hayatım
Vehbi Vakkasoğlu
Niccolo Machiavelli
Agatha Christie
Emin Çölaşan
Dean R. Koontz
Aliya İzzetbegoviç
Stefan Zweig
İlhan Berk
Yaşar Kemal
Jack Canfield