- Işığı söndür, kapıyı kapa, son ver koridorda
terliklerini sürüklemeye.
Rahat bırak beni odamda tek başıma.
Aşağılık bir yer bu dünya. - Bu insanlarla dolu dünyanın ne ilgisi var seninle?
- Tanrı değiliz biz: Körüz, korkarız,
Yeğleriz bildiğimiz yetersiz hayatı
Yeniliğe, o uçuruma. - Ey sularda uyuyan çekingen
Gülümseyen dalgacıklar,
Neden biricik hayatımı yalnızca
Düşlerden bir hayat yaptım ben? - Duman duman tükettim hayatımı.
Ne kadar belirsiz gördüklerim, okuduklarım.
Bilinmeyen bir dilde bana gülümseyen
Açık bir kitap dünya. - Bu benim deliliğim, kabul et olduğu gibi,
Korkmayan karşı çıksın sonuçlarına.
Deli değilse hem, nedir ki insan,
Midesine düşkün bir hayvan,
Yarı canlı ve doğurgan bir cesetten başka? - Hayattan çok az şey istedim - ama o, o kadarını bile esirgedi benden. Azıcık güneş, kırlar, bir lokma ekmek bir lokma huzur, canımı fazla yakmayacak bir yaşama bilincim olsun ve bir de ne kimseye muhtaç olayım ne el alem bana muhtaç olsun. Bu kadarını bile esirgendi benden, hani yüreğimizin katılığından değil de, paltomuzun düğmelerini açmaya üşendiğimiz için dilenciyi başımızdan savarız ya, işte o şekilde.
Huzurlu odamda, kederler içinde yazıyorum, şimdiye kadar olduğum, bundan sonra da olacağım gibi yapayalnızım. Merak ediyorum, acaba görünüşte pek bir değeri olmayan sesim, binlerce sesin özünü, binlerce hayatın kendini anlatmaya olan susuzluğunu, gündelik yazgısı içinde faydasız hayallerin, iz bırakmayan umutların tutsağı olmuş benimkisi gibi binlerce ruhun sabrını temsil ediyor olabilir mi? - Çünkü, gördüğüm şeylerin boyundayım ben, kendi boyumda değil.
- "İnancı, hiçbir yerden düşmemiş bir tepsinin içinde, sıkıca bağlı bir paket gibi veriyorlar. Paketi almam isteniyor, ama açmaksızın. Bilim, bomboş bir kitabın sayfalarını açmam için tabak içinde uzattıkları bir bıçak. Kuşkuyu bir kutunun dibindeki toz gibi uzatıyorlar; iyi ama, içinde tozdan başka bir şey yoksa o kutuyu neden önüme sürüyorlar ki?"
- "Derdimiz gönül eğlendirmekse, hata etmiş olacağız.
Tek yaptığımız sevmekse,ölebiliriz."