Sevgi yalnızca, özgün bir kişiye bağlılık değil, tümüyle dünyaya bağlılığını belirleyen bir kişilik yapısıdır. Kişi sadece bir tek kişiyi seviyor, çevresindeki şeylere karşı ilgisiz kalıyorsa, onun sevgisi sevgi değil, bir ortak yaşam bağlılığı ya da gelişmiş bir bencilliktir.

İncil'de .... vadedilen toprak (toprak her zaman annenin simgesidir) süt ve balın aktığı bir yer olarak tanımlanır. Süt, sevginin ilk yönünün, ilgi ve bakımın simgesidir. Bal, yaşamın tatlılığını, ona duyulan sevgiyi ve yaşamın verdiği mutluluğu simgeler. Annelerin çoğu süt verir ama pek azı buna bal da katabilir. Bal verebilmek için sadece iyi bir anne olmak yetmez, mutlu bir insan olmak gerekir.

Bencil kişi, kendisini çok sevmez, çok az sever. Gerçekte kendisinden nefret etmektedir. Üretici olmamanın belirtilerinden ancak birisi olan kendinden hoşlanmama ve kendisiyle ilgilenmeme, o kişiyi boşluk ve sıkıntı içinde bırakır. Böyle bir kişi mutsuzdur. Huzursuzluk içinde elde edemediği doygunlukları, yaşamdan koparıp almaya çalışır. Görünüşte kendisiyle çok ilgileniyormuş gibidir. Ama aslında gerçek benliğine gösteremediği ilgiyi örtme, giderme yolunda başarısız bir gayret içindedir.

Başarı, ün, para, güç bunları elde etmek için varımızı yoğumuzu veririz; sevmeyi öğrenmek içinse hiçbir şey yapmayız. Acaba bu tutum, para ve ün getiren şeylerin öğrenilmeye değer sayılmasından, 'yalnız' ruhu zenginleştiren ama çağımızın ölçülerine göre kâr getirmez bir şey olan sevginin, uğrunda çok şey harcayamayacağımız bir 'lüks' olmasından mı kaynaklanmaktadır?

Düşünülemeyen şey aynı zamanda söylenemeyendir. Çünkü dilde onun karşılığı olan bir sözcük yoktur.

Yaratıcı düşünce her zaman için eleştirel bir özellik taşır.Çünkü bazı düşleri ve yanılgıları ortadan kaldırıp gerçeğin ortaya çıkmasına katkıda bulunur.

Oedipus duygularını ; kızlarını ve oğullarını karşılaştırırken de dile getirir. "Yalnızca bu güçsüz kızlar Veriyorlar bana güçlerinin yettiğini, Bedenimin ihtiyacı olanı. Bir rahat ev, bir sıcacık köşe. Ama oğullarım taht kavgasında, Babalarını düşünen yok. Artık geçti benden de, onlara rakip olamam. Ama kızlarım, siz oğullarıma benzemezsiniz, Krallık sizlere kalmalıydı."

Oedipus, "Önce dört,sonra iki, son olarak da üç ayağının üstünde yürüyen şey nedir?" sorusuna "insandır" cevabını verir. "Çocukken dört,gençken iki,yaşlılığında ise (bastonuyla birlikte) üç ayak üzerinde yürür."

Baba-oğul ilişkisini Freud, tek bir nedende toplamıştır : Anneye duyulan cinsel tutku ve bunun sonucunda rakip hale gelen babadan korkup nefret edilmesi.Buna kanıt olarak da bazı erkek çocukların annelerine söyledikleri şu söz gösterilmiştir: "Babam ölünce seninle ben evlenirim anne."

Budist felsefeye göre insanın acıdan kurtulabilmesinin tek yolu,kendini nefret ve ihtirastan, bir de yanılgıdan(bilgisizlikten) kurtarmasıdır.